Silistre
Silistre hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Büyük Tuna Nehri kıyısında yontma taş ile yapılmış kavisli şekilde sağlam bir kaledir. Sanki yay gibi yayılmıştır. Yayın çile tarafı Tuna kenarına gelmiştir ki büyük ve iri taşlar ile inşa olunmuştur. Sanki yayın çile başlarında Tuna'ya bakan sağlam büyük kuleleri vardır. Batı tarafına eğimli duvar (---) (---) dır. Daima bu tarafı Tuna içindedir ki Tuna'nın girdabı mahallidir ki bu yerde büyük gemiler üzerinde 70-80 adet un değirmenleri var ki ibret verici seyretmeye değer değirmenlerdir. İnşaallah yeri geldiğinde yazılacaktır.
Ve bu kalenin kara tarafı sanki yayın "kabza tarafıdır ki sağlam ve dayanıklı büyük taşlar ile yapılmış yay gibi yarım yuvarlaktır. Geniş, enli ve derin hendeği vardır. Daima içinde Tuna akar, hendeğin batı tarafından girip doğu tarafından çıkar. Hepsi 11 adet sağlam kulelerdir ve tamamı 500 bedendir. Ve iki kat mazgal delikleri vardır.
Ve hepsi hepsi iki kapısı vardır. Evvela batı tarafına Tuna kenarında su kapısı, küçük kapıdır. Genellikle kapalı durur. 10 basamak taş merdiven ile Tuna Nehri'ne inilir. Bir kapısı da kıble tarafına, şehre açılır iki kat sağlam ve dayanıklı demir kapılardır ki bu kapı sanki yay gibi yapılan duvarın ta yay kabzası yerindedir.
Geniş hendeği üzerinden tahta köprüler ile geçilir. Her gece kale neferatları köprüyü zincirler ile burçları ve bedenleri üzerine dolaplar ve makaralar ile çekip kale kapısına set ederler. Kale Tuna Nehri içinde sanki bir ada gibi kalır.
Bu kale kapısına dışarıdan içeri girerken kapının solunda kemer altında bir büyük pehlivan gürzü asılıdır. Ve sağ tarafında hendek üzerinde gelen gidenlere dinlenme yeri olması için tahtadan yapılmış güzel bir maksuresi vardır.
Ve bu kapıdan içeri orta kapının yüksek bir yerine ay ve güneş resimlerini yetenekli usta beyaz mermer üzerine yapmış. Gerçekten de sikkeyi mermerde kazmış. Sihir gibi güneş ve ay göstermiş ki bu atlas feleğinde öyle bir ay ve güneş resmini hiç bir usta ressam tam olarak yapamamıştır ki sanki ay parıldayan dolunay olmuş, güneş aleme ışık saçmıştır.
Ve bu kalenin bütün duvarlarının boyu seksener melik arşını yükseklikte sağlamdır ama küçüktür. Fırdolayı büyüklüğü tam 770 germe levent adımıdır. Ehl-i keyf adımıyla 1.000 adım olur şirin bir kaledir.
Kale içindeki yapılar: [118b] Evvela kale kapısı üzerinde ufak tefek Yıldırım Han'ın bir tahta minareli küçük camii vardır, iki katlıdır. 120 yaşına ulaşan bir mübarek hal sahibi müezzini var. Ve bir sed hamele-i Kur'an-ı azim Kelamullah hafızı imamı var. Yedi saatte Hazret-i Furkan-ı mescidi aşırılıklara kaçmadan hatmederdi.
Ve orta kule, cebehane kulesi, tahıl anbarları, 20 adet neferat haneleri var. Dizdarı, imam ve müezzinleri, nice neferatları ve topçuları vardır.
Ve küçük ve büyük 40 adet şahi, darbzen, kolomborna, şayka ve saçma topları vardır, ama balyemez topları yoktur. Genellikle topları Tuna'ya bakmaktadır. Bir kaç şahane topları kara tarafında hendek kenarında paşa sarayına bakmaktadır. Zira vezirlerin sarayı kale önünde Tuna kenarına yapılmıştır.
Bu kalenin her gece gözcüleri "Allah yektir yek" diye bekçilik edip nöbet beklerler. Zira şiddetli kış olup Tuna donduğu zaman, karşı Tuna aşrısı Eflak kafiristanı olduğundan gayet serhad olup fazlasıyla korkulur.
…
Silistre şehrinin varoşunun özellikleri
Bütün şehrin imar olmuş haneleri (---) mahalledir, ama on adedi Hıristiyan ve bir adedi Yahudilerdir. Geri kalanı Müslümandır. Evvela Zülfikar Ağa Mahallesi, Akkapu Mahallesi, İstanbul Kapısı Mahallesi, Darağacı Mahallesi, Namazgah Mahallesi, Mahkeme Mahallesi, Paşa Mahallesi, Pazaryeri Mahallesi, Haraccı Mahallesi, Çanakçı Mahallesi, Zangoç Mahallesi, Kurşunlu Mahallesi ve Derviş Efendi Mahallesi meşhur mahalleler bunlardır.
Bu yazılan mahalleler içinde toplam 11 saray vardır. Bunların içinde donanımlı ve mükemmel olan kale kapısı önünde Tuna kenarında vezirlere mahsus büyük saray, Budin ve Bosna sarayları gibi büyük binalı sağlam saray değildir. Tamamı belvan ve tahta ile yapılmış iki katlı saraydır. Bir genişce avlusu, bir küçük divanhanesi, 70 adet hassa gılmanı odaları ve bir ufak tefek hamamı var. Bütün odaları soba ocaklıdır. Zira kışı katı olur. Tamamı kiremitli yapılardır.
Bu Silistre Sarayı'nı seyr ettiğimiz yıl, 1061 [1651] tarihi idi. Göncüzade adında yıldızlar ilminde bütün halkın güvenip beğendiği bir kimse,
"1090 [1679] tarihinde Osmanlıdan Mehmed Han bu Silistre şehrine gelip bu sarayı temelinden yenileyip bu şehir padişah tahtı ola" dedi. Allahümme yessir bi'l-hayr denildi.
Bundan sonra Kadı Efendi Sarayı, Paşazade Beğler Sarayı, Sürmelizade Sarayı, Bostancı Hasan Ağa Sarayı, Manav Ahmed Ağa Sarayı, Zangoç Hasan Ağa Sarayı ve Bakızadeler Sarayı.
Bu adı geçen saraylar tamamen kiremit ile örtülü bahçeli bakımlı hanelerdir. Bunlardan başkası kiremitli ve kiremitsiz şindire tahta örtülü ve genellikle tahta avlulu bahçeli güzel hanelerdir, ama kefere mahalleleri baştan başa şindire tahta örtülüdür.
Bu derece güzel haneler ile şenlenmiş olan büyük varoşun fırdolayı çevresinde 50 arşın derinlikte hendekleri vardır. Günlerin geçmesi ile hendeklerinin niceleri toz toprak ile dolmuş, ama yine bu büyük hendeğin nice yerleri Tuna Nehri ile doludur.
1030'da [1621] Sultan Osman saltanatında bu büyük varoşun fırdolayı çevresinde çitten yapılmış olup içi rıhtım toprak ile dolu kalesi var imiş. Hala nice yerlerde hendek kuleleri ve burçları, bedenleri ve köprü bağlayacak yerleri bellidir.
Tamamı 7 adet kapılarının köprüleri yerleri bellidir.
Evvela Namazgah Kapısı batı tarafa bakmaktadır.
Ve Mustafacık Kapısı batıya meyillidir.
Eflatar Kapısı güney yönüne açıktır.
Kıble tarafına Döne Kapısı.
Doğu tarafına İstanbul Kapısı.
Yine doğu tarafına Daye Kapısı.
Ve yine doğu tarafına Darağacı Kapısı.
Hala bu anılan kapıların yerleri belli olup seçkin ve halktan bütün insanların geçit yerleridir.
Bu varoşun fırdolayı bütün çevresi yavaş adımlarla 1060 adımdır. Bu anılan hendekten dışarı çayır ve çimenlik gezinti ve dinlenme yerleridir. Her gün bu yeşillikler üzerinde ikindiden sonra safa dostları toplanıp çeşit çeşit oyunlar oynayarak zevk u safa ederler.
Bu bakımlı varoş içinde Silistre şehrinde toplam (---) adet Müslüman ibadethanesi vardır. Evvela bunlardan şehrin güneyi tarafında büyük yapı,
Kurşunlu Cami: Selatin camii gibi göklere doğru baş çekmiş büyük bir kubbeli minberi, mihrabı ve mahfili eski tarz sade gözeli değildir. Dış avlusu ve öğrenci odaları ile bezenmiş bir beyaz taş yapı, düzgün minare ile süslenmiş nur dolu bir camidir. (---) tarihinde Sultan [119b] vezirlerinden Sinan Paşa yapısıdır ki bu şehre yirmi sene vali olup Eflak ve Boğdan'ı itaat altına alıp haraca bağlamıştır. Bu şehir içinde bundan başka kurşunlu cami yoktur. Ancak bir kıble kapısı vardır. Ve,
Eski Cami: Bir minareli kiremit örtülü camidir.
Ve Akkapı Camii, Mahkeme Camii, Pazaryeri Camii, Haraccı Camii, kalabalık cemaatlidir.
Kale Camii: Yıldırım Bayezid Han'ındır. Melek Ahmed Paşa musallası, Tuna kenarında bir yeşillik yerde büyük bir ibadet yeridir. Bunlardan başkası mahalle mescitleridir.
Ve bir medresesi vardır. Bundan başka diğer camilerde birer dersiam bulunur.
Ve 40 adet Kur'an-ı Kerim öğretilen sıbyan mektebi vardır. Bunlardan Kurşunlu Cami Mektebi, büyük vakıftir. Ve Eski Cami Mektebi, Mahkeme Cami Mektebi, Derviş Efendi Mektebi, Akkapı Mektebi, Sabuncuzade Mektebi, Haraccı Mektebi ve Çarşı Mektebi. Bu mekteplerin hepsi ebced okuyan küçük çocuklar ile dolu öğretim yuvalarıdır. Zira gayet zeki ve yetkin küçük çocukları vardır.
Ve toplam (---) adet derviş tekkeleri vardır.
Evvela Eski Cami Tekkesi bakımlıdır.
Ve Kurşunlu Cami Tekkesi'nde Şeyh Hazret-i Piri Efendi arif-i billah ve aşık kimse, IV. Murad Han ile Revan seferinde serdengeçdi ağası olup vücudunda yaralanmamış yeri yok idi. Sonunda dünyayı terk edip Kastamonulu Şa'ban Efendi tarikatından fakirlik cihazını kabul etmişti. Kamil mürşid kimse idi. İlahi ve ruhailerde Azmizade Haleti Efendi kadar tasavvufane pençbeytleri vardır ki hala bir mükemmel toplanmış eserdir.
Ve Derviş Efendi Tekkesi, Celveti tarikatinde Üsküdari Mahmud Efendi halifesidir ki tekkeyi yine Derviş Efendi oğlu yapmıştır. İyi ahlaklı; yumuşak huylu kamil mürşid bir erdir, Allah selamet versin.
Ve Haraccı Tekkesi'nde Tatar Abdürrezzak Efendi, Nogay ulemasından ermiş bir kimse, tefsirci ve hadisçi ulu sultandır. Bu tekkelerden başka meşhur tekke yoktur.
Ulemalarından, şeyhleri, imamları ve hatiplerinden evvela Kurşunlu Cami İmamı Ahmed Efendi, Aziz Efendi, Salih Efendi, Dersiam Göncüzade Ahmed Efendi ve Bezzaz Mehmed Efendi.
Bunlardan başka yukarıda yazılan tekke şeyhleri, yazılan cami hatipleri ve ileri gelenlerinden yazılan hanedan sahipleri kimselerdir.
Ve hepsi üç adet hamamlardır.
Evvela Paşa Sarayı'na bitişik İskender Paşa Hamamı, havası ve yapısı tatlı hamamdır.
Sonra Kurşunlu Hamam, Kurşunlu Cami sahibi Arnavut Sinan Paşa yapısıdır.
Mahkeme Hamamı, gayet sıcaklık üzere yapılmış aydınlık bir hamamdır. Bu üç hamamdan başka ileri gelenlere ve halka ait hamamlar yoktur, ama 48 adet evlerde özel hamamlar vardır, ama kale içinde hamam yoktur.
Ve 10 adet akar çeşmeler vardır. Evvela Akkapı Çeşmesi, Saraçhane Çeşmesi, Pazaryeri Çeşmesi, Kurşunlu Cami Çeşmesi, Haraccı Çeşmesi ve Kuru Çeşme. Bunlar abıhayattan haber verir akar pınarlardır. Gerçi bu çeşmelere bu şehrin ihtiyacı yoktur. Zira Tuna deryası kenarında büyük bir şehir olduğundan hayrat sahipleri 10 yerde can bağışlayan çeşmeler yapmışlardır.
Ve toplam 20 yerde sebil vardır. Başka yerlerin sebilleri gibi kargir, donanımlı ve süslü yapılar değildir ama Temmuz ayında vakıf tarafından Tuna buzuyla abıhayatları bütün susayanlara dağıtılır. İçenler, sebilciler,
"Hüseyn-i Kerbela aşkına sahha"
Diye bu mısraı söylenirler.
Ve hepsi iki handır. Biri çarşı içinde Melek Ahmed Paşa'nındır, kiremit ile örtülü sağlam yapı ve bakımlı küçük bir handır.
Biri de Emin Hanı’dır.
Bu iki handan başka nalbant dükkanları han gibi dükkanlar olduğundan çokluk bu şehir halkı hana muhtaç değillerdir. Zira bolluk içinde bir şehir olduğundan bütün hanelerin ikişer kapısı vardır. Elbette küçük kapıları açıktır. Doğrulup varana sıladır, yuvadır. Buna benzer minnetsiz girilen hane gibi saraylar vardır.
Bu Silistre şehri içinde toplam 800 dükkan vardır. Evvela iki kapılı bedesteni vardır. Zengin tüccarları vardır, ama kargir yapı değildir. Kapıları zincirlidir. Atlılar giremez. Bir anayolun iki tarafında 100 adet dükkan vardır. Üzerleri baştan başa kırmızı kiremitlidir.
Saraçhanenin anlatılması: Hayrat sahibi Melek Ahmed Paşa'dır. İki başında kapıları demir zincirli güzellik pazarıdır. Bu da bir ana yolun sağında ve solunda 80 kadar üstleri kiremit ile örtülü temiz, süslü ve bakımlı saraçhanedir. [120a]
Şiddetli kış yurdu olduğundan kürkçüleri çoktur. Ve aktarları süslüdür. Kısacası, bütün sanat sahipleri boldur.
Sanatlarının beğenilenlerinden; kuyumcuları, çapgın at rahtları ve Tatar at eğerleri beğenilir ve küçügen (atmaca) kuşu yelekli tatlı ok yaparlar. Ve balıkçılar çarşısı gayet çoktur. Bütün kafiristana balık buradan dağıtılır, balık pazarıdır.
Yiyeceklerinin ve içeceklerinin beğenilenleri: Beyaz ekmeği, semiz kıvırcık koyun eti ve sığır eti gayet semiz ve lezzetli olur. Ve şalgam gibi bir tür şey olur, ona alabaş derler, gayet lezzetlidir. Semiz et ile pişirirler. Gayet güçlendirici ve hazını kolaydır. Şalgam lezzetine benzerliği var ama görünüş rengi alaca olduğundan alabaş derler. Gerçekten de yine adam başı kadar vardır.
Ve Tuna balıklarından morina balığı, çığa balığı, sazan balığı, lom balığı (---) ve nice yüz bin çeşit balıkları vardır ki her biri ayrı bir taddadır.
Ve içeceklerinden; lezzetli keyfiyeti var bal suyu olur ama gayet sarhoşluk verir. Ve Muaviye icadı beyaz dan bozası sanki cüllabdır. Genellikle fukaraları bozaya ekmek doğrayıp yiyerek açlıklarını giderirler. Ve sulu, şıralı ve lezzetli üzümü olur. Al renkli vişnesi ve kirazı beğenilir.
................ (1 satır boş) ...............
Ve mahbub ve manbubesi meşhurdur. Çağatayi ve Rum Nogayı gözlü, çıtak sözlü, beyaz Bulgar yüzlü dilberleri olur. GenelIikle orta boylu, güçlü kuvvetli, becerikli ve zevk ehli insanları olur. İleri gelenleri değerli kumaşlar ve rengareng çuka giyerler.
Halkının çoğunluğu Eflak ve Boğdan tüccarlarıdır. Orta halli olan fukaraları haline göre renkli bezlere kaplı kürkler giyip başlarına Tatar kalpağı giyerler. Askeri taifesi yine Tatar gibi eğerli atlara binip sadak taşırlar. Bunlar Tatar seferinde yortarlar Tatar-şe kavmidir, ama bunlar başka Dobruca kavmidirler. Tatar, Bulgar, Boğdan ve Eflak'dan doğup karışmış Çıtak kavmidir. İlk Osmanlılardan Orhan Gazi'nin oğlu Süleyman Şah askerlerinden türeyip kalmışlardır. Daha sonra Yıldırım Bayezid Han zamanında şehir Tatar ile süslenmiş, anneleri Tatar, Bulgar, Eflak ve Boğdan olup bir çeşit Çıtak kavmi olmuşlardır.
…
Kölelerin isimlerini bildirir: Kadamlı, Morvat, Hırlı, Azadlı, Aydoğdu, Laçin, Pehli, Bofan, Kamış, Yuvan, Kayran, Azatsız.
Bu Silistre halkı yine şehirlidir ama bu Çıtak dilinin ayrıntıları inşaallah Dobruca vilayetinde yazılır.
Bu şehrin kadınları yassıbaşlı olup renkli çuka ferace ve beyaz Kerlova ahası ferace giyerler. Gayet saliha, örtülü ve edepli kadınları var ama isyan sahipleri azdır. Aşık canları pür-nazdır. Ve bütün halkı ehl-i sünnet ve'l-cemaat olup namaza devam ederler.
Bolluk ve bereketli şehir olduğundan bütün misafirleri severler ve onları davet edip yemek ikram ederler. Yumuşak huylu, güzel ahlaklı, zevk sahibi, dost canlı, uysal, hoşgörülü maarif erbabı çoktur.
Beşinci iklimin son bölümünün ortasında olduğundan kışının şiddeti çok sert olur, ama bütün halkı sağlıklıdırlar. Boylamı (---) (---) ve enlemi (---) (---) usturlab ilmine göre (---) (---) (---) ( ---) ( ---)
Tuna Nehri'nin karşı tarafı altıncı iklimin başlangıcı bulunmuştur. Doğu tarafı Dağıstan ve Heyhat'a varıncaya kadar, batı tarafı Alman diyarına varıncaya kadar Tuna Nehri kıyıları altıncı gerçek iklimde bulunmuştur, Portugal Padra ve Kolon'un görüşüne göre.
Silistre şehrinin mesireyerlerinin özellikleri: Evvela hendek kenarında Bey Bahçesi, Paşa Çayırı, Çayır Köprüsü, İstanbul Köprüsü Çayırı, Namazgah Mesireyeii, ve Küçük Mustafa Mesireyeri. Şehrin güneyine eğimli dağlar, bağ ve bahçeler içinde cihannüma üç adet süslü köşklü bir dinlenme, seyir ve gezinti yeridir. Buradan bütün şehir ve Tuna Nehri görülür.
Ve Vişiniçse gezinti yeri, Kendikopan seyir yeri, ve Karaağaç Mesiresi, Akçeşme Mesiresi, Kerdime Mesiresi, Arslanlıçeşme Mesiresi ve Pasdırma Adası Mesiresi. Tuna Nehri arasında büyük bir adadır ki her sene 70-80 bin sığır kesilir, pastırma yapılarak bütün Rum'a, Arabistan'a ve Frengistan'a nice yüz bin [120b] yük pastırma gider.
Pastırma sırasında bu adaya adam varsa nice bin Tanrı mahlukuna ecel kasabı bıçak vurduğunda kanları sebil gibi akıp Tuna Nehri'ne karıştığında insanın aklı gider. Hatta bir sığırı boğazlayıp karnını yardıklarında yavrusu çıkıp ayağa kalkarak hayat buldu, bunu süt ile beslediler.
Bu adada mevsiminde çadırları ve yüklükleriyle nice bin sığır celebi pastırmacı bezirganlar vardır.
Bir tarafında nice yüz kazanlar ile sığırların iç yağlarını ve ilik yağlarını eritip say yağma karıştırırlar. Bir tarafında çüriş yağından mum yaparlar.
İbret verici adadır ama sığır boğazlayıcısı (kasabı) olduklarından bu kavmin asla iflah olduklarını ve onduklarını görmemişizdir vesselam.
Ayrıca Bakınız
- Pirinç Han
- Şeyh Hazret-i Zindani
- Enderey (Endirei)
- Aksureyn (Luksor)
- Karasu Yenicesi (Yenice Karasu)
- Akabe
- Julad (Zhulat)
- Hasin-keyfa (Hasankeyf)
- Hazret-i İmam Ali Kasabası (Necef)
- Köprübaşı (Taşköprü) Camii
- Hilevne (Livno)
- Armutlu (Turda)
- Dimyat Kalesi (Izbat Al Burj)
- Beyrut
- Malik Ejter Ziyaretgahı
- Nişancı Paşa (Nişanca)
- Ahmed Paşa Camii (Mehmet Bey Camii)
- Bozav (Buzav) (Buzău)
- İmaret (Süleymaniye) Cami
- Tirsendi (Atakent)