Kağıthane Kasabası Mesiresi (Kâğıthane)
Kağıthane Kasabası Mesiresi (Kâğıthane) hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
200 irem bağlı Müslüman evleri vardır. Daye Hatun'un bir camii var, kıble kapısı üzere tarihi,
...................... (1 satırlık yer boş) .........................
Bir tatlı hamamıı ve 20 adet dükkanı var. Ama kefere zamanı burada Kağıt işleyecek, büyük kargir kubbeler ile yapılmış kağıthanesi var, su dolapları yeri var ki Daye Hatun Camii altından suyu geçermiş. Ancak hala bu Kağıthane haraptır. Fakat az bir bakırula imar olup baruthane olması mümkündür. Burada tatlı nehrin iki tarafında ta ağaç köprüye kadar büyük çınarlar var ki Allah bilir her biri göklere baş kaldırmıştır. Her birinin dalları üzerinde nice yüz bin balıkçıl kuşları yuva yapıp başlarındaki tüylerini tüneklerine bırakırlar. Buradan Emirguneoğlu Bahçesi ustası alır.
Bu kasabanın batısı tarafında ateş-perest Hindliler Tekkesi: Bir yeşillik, sofalı, birkaç salkımsöğüt ağaçlı küçük tekkedir. İstanbul'da ve çevresinde bir Hindu ölse buraya getirip ateşte yakarlar. Hakir üç kere gördüm.
Kağıthane köprüsü başında olan Hindi Kalenderhane Tekkesi: Hepsi Müslümandır. Sultan İbrahim Han, İbrahim Edhem gibi taç sahibi olduğuna bakmayıp bu Hindi Tekkesi'nde fukaralar ile yemek yemiştir.
Bu Kağıthane köyünde Emirgune Bahçesi Mesiresi: IV. Murad Han (---) tarihinde Revan'ı fethetti. Revan Hanı olan Mirgune Yusuf Han'ı İstanbul'a getirip çimenlik yerde bu bahçeyi yaparak Mirgune Han'a verdi. İbrahim Han tahta çıkışında Kara Mustafa Paşa, Acem'e kaçabilir diye Mirgune Han'ı öldürür. Böylece bu bahçe padişahlara mahsus oldu. Ancak bütün yapıları Acem tarzındadır. Dört taraf duvarları billur camlı hamamı var ki dışardaki gülistan içindeki bülbüllerin yuvalarında yavrularına gıda verdiği görülür. Bu bağın dışında nice bin ağaç gölgesinde bütün aşıklar cilvelenip dinçlik kazanırlar.
…
Lalezar Mesiresi: Kağıthane lalesi adıyla meşhur olan çeşit çeşit laleler burada yetişir ki vaktinde bu sahra rengarenk lalelerle süslenir ki, görenin aklı perişan olur bir lale vadisidir.
...................... (1 satırlık yer boş) .........................
Sonra Mirahur Köşkü Mesiresi: Kağıthane Nehri kenarında bir çimenlik yerde ahşap yapı süslü bir köşktür. Osmanoğulları padişahlarının atları bu otlakta çayırlar. Istabl emiri bu köşkte oturup padişaha bu köşkte ziyafet verir. İki cevahir takımlı küheylan atlar hediye verir. Diğer musahipleri ve veziriazamı da yelkenduz atlar çeker. O da padişahtan bir samur giyip hisselenir ve on kölesini has hareme rica edip çerağ eder. Yeryüzünde benzeri olmayan büyük çınarlar gölgesinde bir dinlenme yeridir ki Osmanoğulları padişahlarının seçkin ve soylu küheylan, cilfidan, tureyfi, manek, musafaha, mahmudi ve silavi (---) saha (seher yeli) gibi süratli atlarının otlağı geniş ve yeşillik bir alandır ki burada biten yulaf, tirfil, yonca, ayrık, karafirik ve sarıfirik gibi otlar bir diyarda olmaz. Ancak Erzurum'da Pasin sahralarında, Muş ovalarında, Soğanlı vadilerinde, Bingöl ovalarında, Van'da, Salmas ve Tercan kırlarında ve deşt-i Kıpçak'ta olur. Ta bu derece Kağıthane Çayırı dünyaca meşhur çayırdır. Çok zayıf, arık bir at on gün o otlakta yulaf yese mahmudi fili gibi semiz ve iri olur.
Halkın ve ileri gelenlerin tekkesi olan dünya bezeği Kağıthane Mesiresi: Arap, Acem, Hind, Yemen ve Habeş seyyahları içinde meşhur bir mesiredir. Osmanlı şairleri suyu ve havasına şiirler söylemişlerdir. Karadeniz Boğazı'na yakın Levend Çiftliği adlı derelerden gelip akar hazını kolay bir sudur ki bütün çamaşır yıkayanlar oraya varıp gömlek, sarık ve şalvarlarını sabun sürmeden yıkarlar. İki kere yıkayınca beyaz gül yaprağı gibi olur. Gayet lezzetli sudur. Bazı Hind tüccarları, metalarını bu Kağıthane'ye getirerek birer kere suya batırmaları yeterli olur. Bu nehrin iki tarafı nice bin çınar, kavak ve salkımsöğütler ile süslenmiş bir yeşillik vadidir. Otları tirfil, yonca, ayrık ve lavşadır. Kağıthane çiçeği ve Kağıthane lalesiyle süslenmiş bir yeşillik, gölge veren ağaçlarla bezenmiş bir mesiredir.
Bu nehir içinde öyle bir eğir otu hasıl olur ki Azak'ta ve Kanije Gölü'nde olmaz. Gayet yararlı eğir kökü olur. Tatil günleri nice bin kayık ve peremeye binmiş binlerce genç yaşlı sadık aşıklar bu dinlenme yerine gelip her biri bir türlü neşelenir. Bazı canlar sevgilileri ile bu nehre girip yüzerek birbirlerini [145b] çekinmeden sararlar, böyle bir sevgi nehridir. Ancak iki yanında olan ağaçların kökleri su içinde balık ağı gibi olmuş. Bazı canların ayağına o kökler geçince,
"Hay deniz maliki (canavar) beni tuttu" diye korkusundan suya batar. Gayet dikkat lazımdır. Orada ise canavar olmak olasılığı yoktur. Yine böyle iken nice bin dilberler soyulmuş badem ve pamuk gülü gibi nazenin vücutlarını mavi ibrişim peştemallara sarıp balıklar gibi yüzerek sevgililerine cilve yaparlar. Herkes cavk cavk olup köşe köşe saz u söz ile Hüseyin Baykara sohbeti ederler. Bu sevinç yerinde bir oda, acemi oğlanıyla bir acemi çorbacısı hakimlik edip baruthane üzere hizmet eder.
Baruthane'ye övgü: Bu hayat suyu kenarında (---) tarihinde Bayezid-i Veli inşa etmiştir. Sonra Süleyman Han kargir yapıp üzerine kurşun örtmüştür. Ancak kargir kubbe değildir. Cephane ocağından barutçubaşısı kethüdası, çavuşları ve 200 neferatları vardır. Bu işyerinde 100 adet tunç havan var ki her biri onar kantar gelir. Çeşit çeşit çarhları vardır ki görmeye muhtaçtır, yazmakla anlaşılmaz. Nehir üzerinde çarhları ve dolapları vardır. Nehrin bentlerini açıp dolaplar döndükçe içerde çarhlar dönüp kırkar ellişer okka demir desteler döverek havan içinde barudu döver. Bu sırada bütün hizmetçiler ağaçlar ile havan içini karıştırmadadırlar. Allah korusun, demir el havana dokunursa ateş çıkıp bütün hizmetçileri ebabil kuşu gibi havaya fırlatır. Tehlikeli bir yerdir, seyredilmesinde de güzellik yoktur. Bu çarhlar ve dest-zenlerin vurmasından şimşek gibi bir ses çıkar ki insanın içini titretir. Ancak ibretle seyredilecek bir yerdir. Heman arif olan uzaktan seyredip Kağıthane Tekkesi'nde can sohbeti eder, zira bu tekkede nice bin aşıkların kalacağı sofalar, dehlizler, 70 ocak Keykavus mutfağı, kiler, yirmi adet dükkan, bir fırın, bir kahvehane, bir cami ve hayat suyu kuyusu vardır. 200 oda acemi oğlanları odaları vardır. Tekkenin, bunların mahzenlerinde binden fazla sahan, tencere, kepçe, kazan ve bakır kapları vardır, isteyen dostlar beş on gece konaklayıp safa eder.
Kuyumcular Mesiresinin anlatılması: Bu Kağıthane çayırlıklarında kırk senede bir kuyumcular esnafı bu alanda toplanıp Süleyman Han kuyumcu kanunu üzere yirmi gün yirmi gece sohbet ederler. Bütün Osmanlı ülkesinin kuyumcuları toplantısına yardım ederler. 300 kese kadar masraf olur. Çeşitli mezheplerden 12.000 kalfa post sahibi olup giderler. Bu büyük toplulukta bizzat Osmanoğlu padişahı Süleymani otağını kurup geldiğinde kuyumcubaşıya on iki kese hediye vermek Süleyman Han kanunudur, zira Süleyman Han şehzadeliği sırasında Trabzon şehrinde Rum Kostantin'e öğrenci olarak kuyumcu olmuş idi. Bundan dolayı sonradan Saka Çeşmesi yakınında kuyumcular işyerini yapmıştır. Kuyumcu çıraklarından önce on iki yetenekli kalfa şanı yüce padişahın, sonra şeyhülislamın, sonra diğer vezirlerin; sonra kuyumcubaşının, şeyhinin, nakibinin, sonra diğer büyüklerin ellerini öperler Süleyman Han kanunudur.
Sonra kuyumcubaşı padişaha cevahirli ve işlemeli çekmece, divit, koşum, kılıç ve hançer gibi armağanlar verirler.
Kısaca bu Kağıthane vadisinde beş altı bin çadır kurulur, yirmi gün insan deryası olup geceleri Kadir gecesi şenlikleri ve gündüzleri Kurban bayramı günleri olur. Yirmi senede bir saraçlar esnafı da burada toplanırlar. Bu da görülmeye değer bir toplantıdır. Ancak her yıl Şaban ayının başından sonuna dek İstanbullular Ramazanı karşılamak düşüncesiyle [146a] bu Kağıthane boşluğuna çadırlar kurarlar ve tam bir ay "şeb-bük" adıyla zevk u safa ederler. İşte bu Kağıthane böyle güzel bir yerdir.
Ayrıca Bakınız
- Mürvetli (Murfatlar)
- Halfahi (Halfia Elmouluk)
- Küçük Ağa (Şamlar Ayas Ağa) Cami
- Kadife Hanı (Al-Arous Caravansarai)
- Malik Ejter Ziyaretgahı
- Urla
- Davud Köyü
- Santoron (Thera)
- Sokullu Koca Mehmed Paşa Türbesi
- Ulu Camii (The Great Mosque of Nablus)
- Blagay Tekkesi
- Sahib Giray Han Hamamı
- Çilehane (Çilhane) Cami
- Mudurnu
- Kandiye
- Gergeran (Gergiraz) (Karşıyaka)
- Vaç (Vác)
- Mahkeme Camii (St Ignatius Church)
- Tibnin (Tebnine)
- Deliklitaş (Akçayuva)