Peşpehil (Schwechat)
Peşpehil (Schwechat) hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Sultan Süleyman (Allah rahmet eylesin) 935 tarihinde Beç Kalesi'ni döverken bu şehri berbat etmişti. Hâlâ o zamandan beri imar olmada bir süs şehirdir ki görülmeye değerdir.
Biz bu şehre alay ile girerken kral tarafından adamlar gelip,
"Paşa dostumuz bir hafta Peşpehil şehrinde konaklayıp yorgunluğu gidip bir haftadan sonrası kendileriyle görüşelim" diye haber geldi, hepimize bu büyük şehir içinde altınlarla süslenmiş saray konaklar verip bir hafta konaklanıldı.
Bu şehrin kalesi yoktur, hemen Tuna Nehri'nden biraz uzak bir geniş ovada ve güneş tarafı Beç Dağları eteğinde büyük bir şehirdir. [51a] Baştanbaşa tahta örtülü 3 bin adet tek katlı ve iki katlı kârgir yapı yüksek saraylar var ki her biri birer milyon hâzineye olmaz süslü, yeni yapı uğursuz hanelerdir. Baş komiser,
"Bu şehrin tüm odaları 10 bin adet kapılı büyük hanelerdir" diye cevap verdi.
Tamamı 700 adet çarşı pazar dükkânlarıdır, ama her dükkân sıralı değildir. Bazı dükkânlar evlerin altlarında açılmıştır. Bunlarda da güzel yüzlü kızlar oturup mallarını satarlar.
Tamamı 7 adet kale gibi ibret verici kiliseleri vardır. Her birinde beşer altışar yüz kadar papaz ve ruhbanları var. Ve birinde sadece kızlar var, asla palas takan keşiş yoktur. Ve bir kilise eski yapı olup ta Hazret-i İsa zamanı yapılmıştır. Kapısı üzerinde tarihi sene 1544 yazılmıştır.
Hatta keferelerin Ayanta adlı âyin günleri idi, 10 bin ruhban ve 70-80 bin kadar kâfirler haçlı flamaları, sancak, bayrak, erganun ve trompeteleriyle bu büyük kiliseye gelip batıl âyinlerini ederler. Daha sonra bu Peşpehil şehrinin Meram Bağlarında öyle işler çevirip içip eğlendiler ki anlatılmaz. Nice bin kâfirler de papazlar ile ellerinde altın ve gümüş micmereler ile buhur, ûd, amber ve günlükler yakarak sokaklarda trompete çalarak gezip yine manastırlara giderlerdi.
Her büyük kilisenin kubbeleri tenekeli, kalaylı, sarı pirinçli ve kurşun ile örtülü mamur puthanelerdir ki her birinde birer Mısır hâzinesi değer heykeller ve avizeler vardır. Her kubbe ve çanlık kuleleri üzerinde insan boyu kadar altın haç alemleri var ki parıltısı şehre ışık verir. Ve saat kuleleri de kalaylı demir teneke örtülüdür. Çanları bir konak yere ses verir.
Bu şehrin ortasında (—) Nehri akar. Bir küçük akarsudur, ama âbıhayattır. Küçük Alman'dan gelip nice köy, kasaba ve beldeleri sulayıp bu şehir içinde bağ ve bahçeleri sulayarak şehrin alt yanında Tuna Nehri'ne karışır.
Ve bu şehrin iki tarafında baştanbaşa bağ, bahçe, gül-i gülistan ve Rıdvan Cenneti bahçesi gibi Aspuzu Bağlan gibi bahçelerinde türlü türlü yüksek köşkler, havuz, fıskiye sakiyeler ile süslenmiş maksureler, dinlenme yerleri. Frenk işi ibret verici taraçalar vardır. Her birinde yetkin ustalar birer sanat düşünüp öyle tasarruflar ile yapılmış Havarnak köşklerinin Frenk Mânı ve Erjeng nakkaşların ibret verici bukalemun nakışları var ki kalem ilminde nasibi olan parmağını ağzına götürüp hayretler içinde kalır. Hatta bütün Beç Kalesi'nin ileri gelenleri, zarif kefereleri bu şehirde, bağ ve bahçelerinde aylarca ve haftalarca zevk edip eğlenirler. Tüm dilberleri ve güzel kızları bu şehir içinden akan nehirde yüzüp şarap ve rakı keyfi sarhoşluğu ile birbirleriyle kucak kucağa olup bucak zevki ederler.
Suyu havası güzel olduğundan mahbûb ve mahbûbesi beğenilir. Hatta erkekleri ve kadınları birbirlerinden kaçmayıp kadınları bizim Osmanlı ile bir yerde oturup içip eğlendiklerinde kocası bir şey demeyip kapıdan dışarı gider, ayıp değildir. Zira bu kâfiristanın tamamında hâkimiyet kadındadır. Ta Meryem Ana'dan beri kötü töreleri böyle olagelmiştir. Ancak bu şehrin keferelerinden gayet zengin bezirgânları, garip dostu yaşlıları ve gençleri vardır.
Kısacası, bu şehirde seyredecek ibretlik şeyler çoktur. Bunlardan biri bu şehir içinde dönen nice yüz sanatlı un değirmenleri var. Mesela bir göz değirmende 4 çeşit un öğütülür. Biri has, beyaz ve ince, birisi ortaca ince, biri daha kabaca, biri kepek derler, kabaca un elenip başka başka çıkar. Hâlâ ki değirmen birdir ve insan el değmeden dört çeşit elekten bu felekte un elenir. Ve böyle nice çeşit görülmeye değer aba, kebe, çuka ve acayip siyah barut değirmenleri var ki gören insan hayretler içinde kalır. (—) (---) (—)
Ayrıca Bakınız
- Savlu (Süle)
- Ezlem (Alozlam) Kalesi
- Rodnik (Rudnik)
- Küçük Çeşmece (Küçükçekmece)
- Yeni Anavarin (Navarin) Kalesi
- Kılıç Ali Paşa (Çarşı Hoca Ali) Camii
- Perespe (Prespa)
- Murad Paşa Camii
- Demenhur
- Öziçe (Užice)
- Toykun Paşa Camii (Kapucinus Templom)
- Kurbağılı
- Dereli (Voden)
- Uruscuk (Rusçuk)
- Keçili (Vathylakkos)
- Abdüsselam (İmaret) Cami
- Süleyman Han Hastahanesi
- Karin (Gornji Karin)
- Üçbaş (Üçbaş Nureddin Hamza) Cami
- Mirahur (İlyas Bey) Cami