Saray (Saraybosna)
Saray (Saraybosna) hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Rum-ı Yunan tarihleri, yani tarihçi Latin Yanvan’a göre bu şehrin kuruluşu şöyle olmuştur: Bir derbent beklemek için Dubrovnik Kralı beş on adet küçük kulübe gibi evler yapıp 300 nefer adam koyup bu korkunç derbende gözcülük ve bekçilik ederler, ama bu zeminin suyu ve havası hoş olduğundan zamanla derbendin derbeder halkı çoğalırlar. Burası bağlar bahçeler yaparak bir bakımlı kasaba olunca bu kere bunlara Dubrovnik Kral bir kale yapar. Gittikçe bu şehir mamur olur.
Daha sonra Osmanoğullarından Fatih Sultan Mehmed Han çıkıp Hersekoğlu Ahmed Paşa kuvvetiyle önce Hersek diyarını ve İzvornik Kalesi'ni feth eder. Sonra (—) tarihinde bu Bosna Kalesi'ni feth edip hisar içine yetecek kadar İslâm askeri ve bolca cebehane koyup aşağı şehirde hâlâ Hünkâr Camii olan yerde bir büyük saray yaptığından bu şehrin ismine Saray derler ve büyük nehrinin ismine Bosna derler. O nehir isminu şehir ismine ekleyip Bosnasaray derler. Ancak kalenin kefere zamanı ismi Mokraha'dır, yani Sırp dilinde taşlı yer derler, ama kalenin süslü imareti Fatih Gazi'nindir.
Saray Kalesi'nin zeminini bildirir: Bir yüksek dağ üzerinde havaleli, kesme taş ile yapılmış bir küçük kaleciktir ki fırdolayı büyüklüğü tam 400 adımdır. Kuzey tarafına biraz hendeği var, ama kıblesi ve güney tarafı aşağı Milaçka Nehri'ne kadar cehennem çukuru gayyâ deresi gibi iki yüksek minare boyu derin çukurdur. Bu taraftan havalesi gayet çoktur, ama asla zarar etmez. Ancak Mokra yolu tarafından ve değirmenler tarafındaki eğimlerden bu kalenin hâli haraptır. Asla kale döven toplarını darbelerine dayanmaz bir kaleciktir. İçinde dizdarı, (—) adet neferleri ve doğu tarafa bakar sağlam bir demir kapısı var.
Hisar içinde Fatih Mehmed Han Camii var, dizdar, imam, müezzin ve mehterân haneleri, cebehaneleri, tahıl ambarları ve bazı asker haneleri var, başka yapı yoktur. Kale kapısının önündeki meydandan aşağı şehir açıkça görünür ki her hanesi sayılır.
Melek Ahmed Paşa efendimiz bu kaleyi tamir edip tamamen ağartıp inci gibi beyaz benzersiz bir kale olmuş (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—)
Bosnasaray şehrinin imaretleri
Anılan yüksek kalenin kuzey tarafında, yıldız yönünde ve batı cephesinde bir dereli ve tepeli zeminde Milaçka Nehri'nin sağında ve solunda topraklı bayırlar üzerinde birbirinden yüksek kat kat bağlı, bahçeli ve her hanesi akarsulu, tek ve iki katlı genellikle kiremit örtülü ve bazısı şindire tahta örtülü bacaları düzgün güzel hanelerdir.
…
Konuklar için kervansarayların adedi: Ancak 3 yerde minnetsiz hane, gelen gidenler için kervansaraylar vardır ki onlarda konuklardan kira ve gümrük alınmaz. Evvelâ (—) mihman-sarayı (—) (—) (—) (—)
Tüccar hanları: Hepsi 23 adet donanımlı, bakımlı ve süslü kale gibi benzersiz hanlardır, ama bunlardan meşhur çarşı içinde Hacı Beşir Hanı ve Hacı Nezir Hanı (—) (—) (—) (—)
................(1.5 satır boş).....................
Garip bekâr hanlarının sayısı: Toplam 8 adet bekâr odaları var ki kapıcıları bir adamdan kefilini almayınca bu hanlara adam koymazlar. Gayet mazbut bekâr hanlarıdır. Bir gece kapıcıdan izinsiz dışarıda kalanı ertesi günü hana koymazlar ve her gece akşamdan sonra kapılarım kapatıp girip çıkana izin vermezler.
Çarşı, pazar bedesteni: Tamamı 1.080 adet güzellik pazarı dükkânlarıdır, ama gayet süslü, şirin ve sıralı yapılmış olup bütün sokakları üzeri Haleb şehri ve Bursa şehri gibi üstü örtülü sultan çarşısıdır, ancak örtüleri kârgir kemer yapılar değildir. Baştanbaşa kaim direkler üzerinde örtülüdür. Bütün anayolları pâk kaldırım döşelidir.
Bir şirin kârgir yapı bedesteni var, Bütün Hint ve Sind, Arap ve Acem, Leh ü Çek’in değerli metaları bu şehirde bolca bulunur. Hatta Dobra-Venedik ve Büyük Venedik bu şehre üçer ve ikişer konak yakın olduğundan Zarda, Şibenik ve İspilet iskelelerinden bu şehre bir iki günde komor beygirleriyle sayısız ve kıyassız türlü türlü değerli kumaşlar ve az bulunur âlet ve eşyalar gelir, ama Çukacılar Çarşısı, Gazzâzlar Pazarı ve Kazancılar Pazarları hepsinden şenliklidir. (—)
…
İnsanlarının şekli ve yüz renkleri: Suyu ve havası gayet tatlı olduğundan, yazı yaz ve kışı kış olduğundan bütün halkının yüz renkleri kızılcadır, zira bu şehrin dört tarafı yaylalardır ve abıhayat suları boldur. Onun için halkı dinç canlar canıdır. Hatta nice bin erkekleri son derece yaşlı olup kuvveti gitmiş, hey'eti yitmiş ve ömrü yüz yetmişe yetmiş, gitmiş ve cima ve musahebetten kalmış olurlar. Ancak bütün halkı pâk inançlı, mümin ve muvahhid, dindar, dedi-kodu ve hileden uzak kimselerdir. Bütün küçüğü büyüğü, zengini ve yoksulu gayet musallîdirler. Hatta çarşı pazarda akçe sayarken ezan işittikleri gibi "Lebbeyk Allahüm" deyip akçeyi meydanda bırakıp dükkânlarını kapamadan bölük bölük camie giderler. Namazı kıldıktan sonra yine ticaret ederler, zira bütün halkı "Kazanan Allahın sevgilisi” diye ticaret ederler. Asla hareketten kalmayıp Horasan tembeli olan becerisiz adamı sevmezler. Elbette bir sanat ile geçimini temin eden insana saygı gösterip kelâm ve kemâl ehli adamlara zekât dahi verirler. Hacıları, gazileri, tüccarları gayet çoktur. Bütün halkı Boşnakça, Türkçe, Sırpça, Latince, Hırvatça ve Bulgarca konuşurlar.
Mahbub ve mahbubelerini bildirir: Bütün çocukları on yaşına girdikten sonra otuz yaşına kadar güneş parçası ve ay parçası mahbubları olur, zira hoş sularının hükmü odur ki insanın etini meme gibi yumuşak edip kılları geç çıkıp çocukları genç olurlar. Ve hepsi güzel yüzlü, güzel huylu, güzel davranışlı olup güzel konuşur mahbubları var. Gayet seçkin, gözde, uzun, endamlı ve gönül alıcı mahbubları olur kim herbesa dedikleri civan gençleri birer 2. Yusuf olduklarından başka Milaçka Nehrinin etkisiyle bütün gençleri hizmetkâr olup garip dostu olurlar. Bütün beldelerin özelliklerinden buranın dilberlerinin özellikleri meşhurdur. Zira hâlâ bu asrın avam insanları ve kalleş rindleri bu şehre dilber yurdu derler. Hatta Fatih Sultan Mehmed Han Bosna diyarını fethettiğinde şaka yollu olmak içün Hersekzâde Ahmed Paşa'ya hitaben buyururlar ki,
"Askerimiz henüz hizmetkâr yerini buldu ve bekârlıktan kurtuldu ve herkesin yüzleri güldü, ama biz de henüz akça oğlana malik olduk" demişler. Gerçekten de havasının hoşluğundan ekmeği ve oğlanları beyazdırlar. Tazeliklerinde her biri bir peri yüzlü, gümüş bedenli, ince belli, [130b] yumuşacık, kalplerin sevgilisi, güzel yüzlü, endamlı, hoş görünüşlü, peri yüzlü, gül çehreli, edepli sâlih, akıllı ve olgun nurlu genç oğlanları var. (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—)
…
Meydan eri erkeklerinin giysileri: Evvelâ ileri gelenleri gayet çoktur, bu kimseler tamamen saya çuka ferâce ve saya kontoş ile samur kürk giyerler. Kış günlerinde Bosna'nın kırmızı makbul tilki nâfesi ve tilki boğazı kürk ile atlas kaftan giyerler, zira bu diyarda çuka ve atlas boldur. Ayakkabıları hepten sarı ve sarıkları baştanbaşa hünkârı ve hezarî yaldızlı tülbent sarınırlar. Orta hâlli olanlar yine İskerled çukalar giyip kubadî pabuçlar ile salınıp kış günlerinde Dobra-Venedik'in siyah makbul kuzu kürkü giyerler. Daha fakir halkı yine çukalar giyip nicesi başlarına serhadü yeşil kalpak giyerler.
Bânû mahbube kadınları: Genellikle kadın kısmı Râbi'a-i Adeviyye mertebesinde perde ehli, güzellik sahibi kadınları var ama güzel yüzleri kapalıdır, ancak güzel yüzlü ve endamlı olup sözleri ölçülü, dişleri incidir, misk ve amberli beliklerim sarkıttıklarında bir cihette aşıkların canlarını yakıp bin can ü dil ile kendilerine nice gönlü akıtırlar. Söze gelseler güzel konuşup tatlı dilleri ile mest ederler. Yıldız gibi temiz kızları gayetle perhizli bâkire kızları var ki henüz her biri birer inci tanesi gibi açıklamış gonca ve delinmemiş inci Meryem gibi kızlardır. Baba ve atalarından başka er yüzünü ve erkek sözünü duymamışlardır.
…
Rahip kiliselerinin anlatılması: Tamamı (—) adet kefere kilisecikleri vardır, ama çanlı manastırları yoktur. Sırp ve Latin keferelerinin kiliseleri bakımlıdır. Firenk ve Rumlar da bu kiliselerde ayin ederler. Yahudilerin ancak bir sinagoları var. (—) (—) (—)
Aşevi imaretlerini bildirir: Saray şehrinde tamamı 7 yerde gelen giden konuklara, çevredeki medrese öğrencilerine ziyafet evi, yemekhaneleri vardır. Evvelâ Koca Ferhâd Paşa îmâreti, Hüsrev Paşa îmâreti ve Koca Mehmed Paşa îmâreti, Süleyman Han'ın mimarbaşısı Mimar Sinan yapısıdır.
Erkeklerinin işleri ve kazançları: Bir bölük halkı serhad gazileridir, bir bölüğü hizmet ehlidir, bir sınıfı esnaftır, bir kısmı genellikle tüccardır ve bir bölük halkı paşalara ve ağalara sekban yazılıp mîrî mal tahsil ederler. (—) (—) (—) (—)
Tahıl ürünleri: Dağı ve taşı çok olmak ile iri buğdayı Istarı Ulah'dan ve Hersek'den gelir, ama Saray toprağında darı, kır ah (bezelye), arpa, bakla, mercimek, nohut ve heldine adında bir şey biter, ondan bir çeşit bal gibi lezzetli ekmek olur ki insan yemekle doymaz. Ancak darı ekmeği gibi sıcak yemekler soğuğu taş gibi olur. Yulaf, çavdar ve (—) (—) (—) (—) (—) (—) çok olur.
Bu diyarda olmayan bitkiler ve meyve ağaçlan: Evvelâ servi, sanevber, şimşad, ardıç, zeytin, incir, turunç, limon, nar, hurma, badem, hünnap ve (—) (—) (—) (—) (—) (—) Bu gibi şeyler yoktur, ama Hersek'de, Mostar'da ve deniz kıyılarında hurmadan başka meyve var.
Büyük nimet yiyeceklerinin anlatılması: Evvelâ hâs ve beyaz Latin somunu, ruçka çöreği, yani kahvealtı yenir bir tür yağlı çörektir ki insan yemekle doymaz, tavuk böreği, kaymak baklavası, türlü türlü otlu çorbaları ve meşe odunu isinde kurumuş koyunun ve sığırların is pastırması, yahnisi, kapusta, yani lahana turşusu, surutka peyniri ve (—) (—) (—) (—) (—) (—) Bunların hepsi beğenilen yiyeceklerdir.
Yenen meyvelerinin anlatılması: Evvelâ yemesi hoş üzümü, Mevlevihane kirazı, başka yerlerde vişnesi, yere basmaz armudu, elması ve eriği (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) (—) meşhurdur.
İçecek çeşitlerini bildirir: Evvelâ bahar günlerinde bu şehir içinde nice kere yüz bin fıçı keçi sütünden tam 3 ay surutka suyu, yani peynir suyu edip çarşı pazarda fıçı fıçı surutka satarlar. Bütün halkının tabiatlarını müshil edip yüz renkleri kırmızımsı olur, ama sarı keçi sütünden yapanın surutkasını yağma edip içerler. Gerçektende başka diyarlarda da hekimlere göre sarı keçi sütü bahar günlerinde hoştur ki vücutta olan safra, sevdâ ve balgam karışımı tamamen mahv eder. Vişne suyu, hardaliyesi ve bal suyu da keyif verir, ama bir tür ramazaniye derler, müselles gibi üzümden olur, o da adamı ayağından alır. Ancak bu ramazaniyenin al alalı imamlarda bulunup [131b] ibadete güç verir hoş şerbettir. Şarabı içen uğursuzdur diye ayıplarlar. Sarhoş olan bu şehirde hor görülür ve yerilir. (—) (—) (—) (—) (—)( —) (—) (—) (—) (—)( —)
…
Bosnasaray şehri külliyatı şehrengizinin tamamlanması
Bu yeryüzünde evvelâ Saray isimli (—) adet Saray şehri vardır. Evvelâ Anadolu'da Aksaray, Acem ile Gürcistan ve Dağıstan arasında Tabesaray, Heyhat Sahrası'nı geçip Edil Nehri kenarında hâlâ Maskov diyarında Saray şehri ve Rumeli'de Vize Sarayı ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - ) ( - )
Ama bu Bosnasaray'ı hâlâ hepsinden bakımlı, süslü ve şenlikli taşlık şehirdir. Ancak aşağısı ve yukarısında sayısız sınırsız akarsular nehirler akıp her tarafı gül ü gülistan, şebekeli bahçeler ve Rıdvan cenneti bahçesi gibi sayısız bostanlar ile bezenmiş bir düzenmiş şirin şehirdir.
Allaha hamd olsun günden güne mamur olup insan deryası olmaktadır ki her gün bu şehir içinde ikişer bin koyun boğazlanır. Sene başında 40.000 adet semiz yayla koyunlarını isde kurutup pastırma ederler ve nice kere yüz bin fıçı lahana turşusu salamura ederler.
Binlerce semiz sığırları da boğazlayıp pastırma ederler ve bahar mevsiminde 3 ay nice yüz binlerce fıçı sarı keçi sütünü surutka ve peynir ederler.
Her gün muhtesib ağa defteriyle altışar kere yüz bin (600.000) ekmek yenir. Evlerde pişen ekmeklerin hesabını âlemin rızık vericisi Allah bilir. Tâ bu derece nimet yenir insan deryası bir büyük şehirdir.
İnsanı gayet heybetli, iri ve cesurlukta Sâm ve Neriman gibi genç yiğitleri haddinden fazladır. Hatta Budin, Egre, Kanije ve Bosna Eyaleti serhadlerinde toplam 760 adet serhad kaleleri vardır. Hepsinin gazileri bu Bosna serhaddi gazilerindendirler ki gece gündüz her tarafın kâfirleriyle savaşırlar. Halkı gayet uzun yaşayıp çoluk çocuk sahibi olurlar. Hatta Allah o şehre ve köylerine o kadar çoluk çocuk bereketi vermiş ki her mahalle caddelerinde ciğer-köşe çocuklardan geçilmez. Ebced okuyan çocukları gayetle çoktur, Allah artırsın. [132b]
Ayrıca Bakınız
- Afyonkarahisar
- Tuzcu Sinan Çifte Hamamı
- Taleş (Aruch)
- Niksar Ilıcası
- Cafer Çelebi (Cafer Paşa) Medresesi
- Vadi Halfa (Wadi Halfa)
- Hatuniye Camii
- Hz.Yuşa Tekkesi
- Musul
- Bayad (Bayat)
- Erenler Sultan Tekkesi
- Ergene Köprüsü Kasabası (Uzunköprü)
- İshak Paşa Medresesi
- Jana Kavmi
- Musa Çelebi (Komaros)
- Eski Zağra
- Kuru Kilise (Mănăstirea Topolnița?)
- Sofular Cami
- Cernaş (Cerneți)
- Hasköy