Kütahya
Kütahya hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Kalesi, mavi ve kırmızımsı bir yalçın kaya üzerinde beşgen şekilli, sağlam ve dayanıklı süslü bir yapıdır ki gerçekten cevher yüzüktür. Bu kaleyi gördüğümüzde, bazı dostlar adım sorduklarında birden bu şekilde tarih demişimdir:
Evliyâya ism ü resmin sordular tarih içün,
İsmine dedi bu şeydâ kale-i gevher nigin. Sene 1082
Gerçekten de bir tepe üzerinde yüzük taşı gibi durur sağlam bir kaledir. Fırdolayı büyüklüğü aşağı kale ile toplam 3 bin adımdır. Dört tarafı yalçın kaya üzeredir. Etrafında hendeği yoktur. Zira Kahkaha gibi, gayyâ kayaları gibi uçurum kayalardır. İnsan aşağıda olanı fark edemez. Ancak adı geçen aşağı yeni kale eski kalenin kuzey tarafı altında alçak yerdir. Fatih Sultan Mehmed ek olarak yapmıştır. Şehrin alçak yerinde bulunduğundan 100 arşın kadar kesme kaya hendeği vardır.
Bu yeni kalenin yapılma sebebi odur ki bu kaya yerinde bir yalçın kaya altında bir değirmen yürütür bir âbıhayat su kaynayıp çıkar. Kuşatma sırasında düşman o suyu zapt edip kale halkı susuzluktan mustarip olmasınlar için bu tatlı su kaynağını kale içine almak için bu kale yapılmıştır. Hâlâ yine yukarı kaleden bu suya inilir yollar vardır.
Bu yeni kalenin kuleleri ile toplam 70 kuledir. Ve her kule arası ikişer kulaçtır. Birbirine gayet yakın kulelerdir ve gayet sağlam eski bir yapıdır.
Toplam 3 kapısı vardır. Biri doğuya bakar, aşağı çarşıya inilir üç kat demir kapıdır. Bu kapının taşrasının iki tarafında beyaz mermerlerden gösterişli arslan heykelleri vardır. Bu kapı önünde gözcülerin sofalarından bütün aşağı büyük şehir gözükür. Bir kapı da güney tarafına Sultanbağı tarafına açılır ve gayet sağlamdır. Bir kapı da aşağı yeni kaleye inilir. Bu da doğuya bakar.
Ve iç kale, bu kalenin güney tarafı bitiminde dört köşe bir kaleciktir. Fırdolayı büyüklüğü bin adımdır. Doğu tarafına bakar bir küçük kapısı vardır. Eski zamanlarda bu kapının tahta kanatlarının yüzüne manda derisi kaplamışlar, demir kapı değildir.
Bu kapının iç yüzünde 2 su sarnıcı vardır. Ve 1 mescit, dizdar, imam, müezzin ve kethüda hanesi ile 2 buğday ambarı ve 8 adet de ev vardır. Bunlardan başka yapı yoktur. İçi gayetle boş bir iç kaledir.
Ama dış kalede Germiyanoğlu Camii ve 70 adet toprak örtülü nefer evleri vardır. 1 mescit ve 1 âbıhayat çeşmesi vardır. Tanrı'nın hikmeti bu ki böyle yüksek bir dağ üzerinde hayat pınarı çeşme vardır. Aşağı yeni hisarda 20 kadar toprak örtülü evler ve 1 tahta minareli mescidi var.
Bu kale içinde akan hayat suyu kale içindeki ve aşağı şehir içindeki değirmenlere gider. Ta eskiden beri aşağı şehirli kasaplardan koyun ciğeri alamazlar. Hepsini kaleli alır. Ellerinde eskinin padişahlarından fermanları var. Aşağı şehirliyle kaleli aralarında ciğer için büyük kavga olur. Hâlâ darb-ı mesel olmuştur ki, kavga ciğer içindir, derler, ama gayet bolluk içinde rahmet şehridir.
Bu kale evlerinin yüzleri tamamen kuzey tarafına bakar havadar ve cihannüma güzel evlerdir. Aşağı büyük şehir bu kalenin doğusu, kuzeyi ve yıldız rüzgârları tarafında kurulmuştur. Sultanbağı semtleri dere içinde, yeni mahallenin batı tarafı altına ve Zeregen Mahallesi düz ovaya kurulmuş güzel ve şenlikli mahalledir.
Aşağı büyük varoş toplam 34 mahalledir. Evvelâ Saray Mahallesi, Gökçemen Mahallesi, Böğürcük Mahallesi, Şehreküstü Mahallesi, Orta Mahalle, Lala Mahallesi, Ahi Erbasan Mahallesi, Ahi Mustafa Mahallesi, Kanecik Mahallesi, Börekçiler Mahallesi, Sultanbağı Mahallesi, Bezciler Mahallesi, Efendi Yolu Mahallesi, Kadı Şeyh Mahallesi, Cemaleddin Mahallesi, Çukur Mahalle, Analıca Mahallesi, Balıklı Mahallesi, Buladın Mahallesi, Servi Mahallesi, Meydan Mahallesi, Hacı İbrahim Mahallesi, İsak Fakı yani İshak Fakih Mahallesi, Maruf Mahallesi, Dibik Mahallesi, Hüseyin Paşa Mahallesi, Yeni Mahalle, Çerçi Süleyman Mahallesi, Ahî Evran Mahallesi, Mumcular Mahallesi, Ahî İzzeddin Mahallesi, Pirler Mahallesi ve yer yer kefereler mahallesi.
Bu yazılan 34 adet mahalleler ile ve bu büyük şehir bağlı bahçeli, gül, gülistan bostanlı ve âbıhayat sulu haneler ve köşklerdir. 3 mahalle Ermeni ve 3 mahalle Rum vardır. Eski zamanlardan beri Yahudi taifesi yoktur. Ticaret edip giderler, yerleşseler ölürler, acayip hikmettir.
Bu kadar mahalleler toplam 7 bin toprak ile örtülü evlerdir. Ama hâlâ seyrettiğimiz bu mahalde 77 kiremit örtülü büyük saraylar inşa olunmuş. Eskiden bir kiremitli hane yok idi.
Hızırlık Dağı'ndan bu şehir özge temaşa olunur büyük şehirdir. Hepsinden bakımlı saray, Ali Paşa Sarayı'dır. Eskinin padişahlarından Germiyanoğulları yapısıdır ki 360 alt kat ve üst kat odaları, divanhaneleri, büyük sofaları, hamamları ve bahçesiyle süslenmiş eski bir saraydır. Halep Sarayı'nın meydanı kadar bir havlısı var ama büyüklüğü (—) (—). Kireç örtülüdür, kiremit değildir. Bu sarayın kanun üzere 40 saraydan vardır. Nöbet ile sarayı koruyup kollayıp kapılarda bekçilik edip temizlerler.
İkinci bakımlı olan (—) (—) Osman Paşa Sarayı'dır ki Sultanbağı Deresi kenarında yüksekçe bir yerde şehrin güney tarafında yapılmış yüksek bir saraydır ki hakir bu sarayda 10 gün konuk olup can sohbetleri ettik. Beyefendi Kandiye gazasından gelip bu sarayın bahçesi içinde bir kasır yapmıştır. Hakir kırık dökük bu şekilde tarih düşürdük:
Bârekâllâh bu makâm-ı serbülend
Ermesin asla esâsına gezend
Kehkeşân-âsâ semâya ser çeküp
Zirve-i a'lâya salmışdır kemend
Evliyâ gördükde tarihin dedi
Oldu itmâm ey beğim kasr-ı bülend Sene: 1082
Bu saray baştan başa kiremit ile örtülüdür.
Bu Kütahya Şehri bir küçük şehir görünür ama ta Sultanbağı'ndan Osman Paşa Sarayı önünden, Mevlevihane ve Kapan Köprüsü'nden, Meydan Mahallesi önünden ta Çayırbaşı'na varıncaya kadar kuzey tarafına dere ile gidilir. Şehrin çevresi tam 4 bin adımdır.
Bu derenin iki tarafı bağ ve bahçeler, İrem bağlarına benzer kat kat şahnişinler ile bezenmiş hanelerdir. Adı geçen dereden her haneye birer ark akıp bağları ve bostanlarını sular.
Bu şehrin doğu tarafında Gökçemen Mahallesi'nden, Paşa Sarayı önünden, İshak Fakih Çarşısı içinden geçip batı tarafına gidip ta Yeni Mahalle sonuna varıncaya kadar yolun iki tarafı kat kat âbıhayatlı ve bahçeli evler içinde 5 bin adım genişliğinde büyük bir şehirdir. Eskiden daha bakımlı süslü şehir imiş, ancak 1021 [1612] tarihinde Celâli Karayazıcı ve Said Arab zulmünden harap olmuştu. Hâlâ bu yazdığımız mertebeden bin kat fazla bakımlı bir şehirdir.
…
Kütahya Şehri'nin beğenilenleri: Bütün evlerinin yüzleri kuzey tarafa bakar olduğundan havası tatlıdır. Kısacası kaynak suları da gayet tatlıdır. Gayet yaylak yer olmak ile bağları yoktur, lâkin bahçeleri çoktur. Üzümü olur, ama lezzetli olmadığından fazla beğenilmez. 24 çeşit armudu sicillerde yazılıdır. 7 çeşit sulu ve iri kirazı olur.
Kütahya paçası Arap ve Acem'de meşhur, beyaz, berrak ve lezzetli ilik gibi paçası olur. Tandır kebabı ve kirdesi meğer Bursa'da ola.
Ve kâse, fincan, çeşit çeşit maşrapa ve testileri ile çanak ve tabakları bir diyara mahsus değildir. Ancak İznik kâseleri de ünlüdür.
Bu şehrin içinde ve dışında binden fazla zülâl suyundan nişan verir hayat pınarları kayalardan doğup temmuz ayında buz parçası gibi suları var ki içen hayat bulur. Ondan dolayı halkının yüzlerinin renkleri kırmızımsı olup sağlam bedenli halkı vardır. Her bir kaynaklarının hekimlerin sözüne göre birer özelliği vardır. O kadar rahat sindirilir sulardır ki bir adam bir kuzuyu yalnız başına yiyebilir. Ulu Cami önünde Germiyanoğlu'nun imareti içindeki âbıhayattan içen canın canı sıkılmaz ve hafakanı Allah'ın emriyle def olur, gayet denenmiştir.
Nice bin eski iş yapılar var ki övülmesinde dil kısa kalır.
Halkı gayet garipleri sever, gayet cesur ve yiğit kavimdirler. Beyt:
Ey Firâkî şehrimiz şahin yuvasıdır bizim
Anın içün anadan doğanımız şehbâz olur.
Suyunun ve havasının tatlılığından güzellerine nihayet yoktur. Gayetle çoktur ki onların hakkında nice kasideler, penç beyt ve şehrengizler etmişlerdir. Gerçi Anadolu'da Türkistan vilâyettir, ama âlimleri, fazılları ve şairleri gayet çoktur. Zira halkı safâ ve zevk ehlidirler. Üzüntü ve sıkıntıdan uzaktırlar. Çocukları gayet edepli ve erişkin olurlar. Maarif erbabı yurdudur. Bütün halkı fukara dostudurlar. Asker sınıfı ise saba gibi seyirten atlara binerek avlanmaya düşkündürler. Ellerinde ve pazularında atmaca, balaban ve şahinler ile ve eğitimli köpekler ile daima avlanmaya giderler.
Giyecekleri baştan aşağı çuka ferace ve kontuştur. Ve kadınlarının çoğu başlarına altın ve gümüş tas takke giyip üzerlerine çuka ve beyaz câr bürünürler. Ayaklarına kadife çakşır üzere sarı çizme giyerler. Ve gayet edeplice gezerler.
Yiyecek ve içecekleri gayet ucuzdur. Hatta bir okka has ve beyaz ekmek 1 kuşgözü akçeye, bir okka koyun eti 2 akçeye ve sığır eti 1 akçeye ama ciğer 3 akçeyedir. Beyaz ekmeği meğer Kerkük Şehri'nde ola. Bir at yemi bir akçeyedir. Gayri şeyleri de bu gibi boldur.
Ayrıca Bakınız
- İsneyn (Osmaniye)
- Davud Paşa Bahçesi
- Süleyman Han Köprüsü
- Lonkanik (Longanikos)
- Diyey (Dibi)
- Osman Şah Hamamı
- Erceyş (Erciş)
- Şeyh Abdürrahim Ziyaretgahı
- Trabzon
- Ayasofya Hamamı
- Haydar Paşa Hamamı
- IV. Murad Han Camii
- Kolombo (Kom Ombo)
- Bozöyük (Yatağan)
- Ferhad Paşa Sarayı
- Erzincan
- Sokullu Mehmet Paşa Köprüsü (Drina Köprüsü)
- Paşa (Bolyarovo)
- Uşak
- Zalim Ali (Zalm)