Hazret-i Abdal Musa Baba Türbesi
Hazret-i Abdal Musa Baba Türbesi hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Bir yüksek dağın yamacında 100 evli, 1 camili, bağ ve bahçeli ve hepsi tahta örtülü evlerdir. Muaf ve müsellem Abdal Musa dervişleri vakfıdır. O tekkenin tamir, bakım, yiyecek ve içeceklerinin, gelen geçen yolcuların hizmetine memurlardır. Bu köyün kıblesi tarafında kale gibi kerpiç duvarlı ve büyüklüğü 4 bin adım bir İrem Bağı'nın ortasında eski yapı Abdal Musa Türbesi, bir ulu kubbe içinde medfunlardır.
Kârgir kubbesi üstü çam tahtası örtülü bir sivri kubbedir. Tepesinde altın aleminin beş saat yerden parıltısı görülür. Nurlu mezarı misk ve ham amber ile kokulanmıştır. Sandukasının dört tarafı çok değerli güzel yazılı kelâm-ı izzetlerle bezenmiştir. Çeşit çeşit altın gibi çıra, mücevher gümüş ve altın kandiller ile ve sayısız sanatlı avizelerle süslenmiştir.
Mübarek başlarında bozdoğanî taç ki beş terktir. Dünyayı terk alâmetidir. O kispet üzere yeşil sarıkları vardır ki Ehl-i Beyt'ten olup Horasan erenlerinden Hacı Bektaş-ı Velî dervişidir. Nurlu kubbesi içi her birini birer maarif erbabının yazdığı çeşit çeşit kıtalarla süslenmiştir. Rumeli, Arap, Acem, Hint, Sind, Belh, Buhara, Semerkand ve Horasan seyyahları gelip "Alâmetlerimiz olsun" diye, pâlhenk, zerdeste, nefir, keşkül ve Davud sapanı asmışlar. Hakir de kapısı üzerine celî hat ile bu beyti yazdım. Beyt:
Pîşvâ-yı tarîk-ı Âl-i Abâ
Merkadi pâk tekkede Mûsâ Baba
Kubbenin dört tarafı başka bir çevirme duvarlı bir gül gülistanlı, sümbül ve reyhanlı İrem Bağı'dır.
Ondan taşrası bu kale içinde pek çok misafirhane ve meydanlar, kiler, mutfak, fukara meydanları ve mescittir. Ve yer yer akarsular üzerinde çemenzar sofalar ve hoş köşklerle süslenmiştir. Her köşesi Uşşak halıları ile döşenmiştir. Kap kacak aletlerin hesabını Allah bilir. Meydanları nice yüz altın gibi alemler, çerağ, def, kudüm, nefir ve nakkarelerle donanmıştır. 300'den fazla yalınayak ve çârdarb ârif-i billâh, dünyayı terk etmiş canları var ki her biri Aristo akıllıdır. Gece gündüz ilimle ve ibadetle meşgullerdir. Ve gayet ehl-i sünnet ve'l-cemaat dervişlerdir.
Mutfaklarında 40 adet telatin tennure giyen hizmetçileri var ki her biri ruh safası yemekler pişirip gelen geçenlere minnetsiz sofralarında beyaz ekmeği boldur. Sabah akşam "[...yemeği yoksula, yetime ve esire] yedirirler" [Kur'ân, İnşân, 8] âyetini okuyup yâ Rezzâk ismine mazharlardır.
Fukara meydanı önünde bir yeşillik meydanda akan çayın iki tarafı çeşit çeşit salkımsöğütler, çınar ve kavak ile süslü bir derviş mekânıdır. Orada bir namazgâh köşkü var, tahta örtülü sivri kubbedir ve altında bir âbıhayat kaynak suyu vardır, Musa Baba'nın nazargâhıdır. Hasta içse Allah'ın izniyle şifa bulur. Bu meydanın bir tarafında 20 ambar vardır. İçi çeşit çeşit mahsullerle doludur.
Bu meydandan taşra başka büyük bir misafirhane var, dört tarafı başka duvardır. Ve bu divanhane üst kattır, altı, 200 baş at alır ahırdır. Bu meydana hizmet eden mihmandarlar güçlü kuvvetli canlardır. Gece gündüz atlı ve yaya konuklar eksik değildir. İki misafir gelse, hemen hazır baba çorbası verilir.
Öyle anlatırlar ki Musa Baba bu tekkeyi inşa edeli mutfağında ateş sönmemiştir. Allah söndürmeyip kıyamete kadar devam ede. Acayip, teklifsiz yerdir ve büyük vakıftır. 10 binden fazla koyunu, bin camızı, 10 katar devesi, 7 katar katırı, binden fazla sığırı, 700 taylı kısrağı, 7 değirmeni, bu kadar bağ, bahçe, tarlası ve dağlarında korusu var. Herbiri bir hayır sahibinin bağışıdır. Zira bu Anadolu Vilâyeti halkı bu sultana gayet inanırlar. 20-30 konak yerden, karadan denizden adaklar gelir, gayet ulu sultandır.
Nice bin kerametleri görülmüştür. Bunlardan biri; tekkesi önü gayet batak ve çamurlu yer imiş. Bir nice dervişleri,
"Sultanım, şu tekke önü gayet çamurludur, gelen dostlar ve ziyaretçiler hayli zorluk ve sıkıntı çekerler. Himmetiniz ile bir kaldırım etseniz" diye rica ederler.
"N'ola güllerim" deyip o gece çerağ ve meşaleler yakıp def ve kudümlerini dövüp boru ve davullarını çalıp hâlâ tekkesine havale olan taşlı dağa tevhid-i erre ile varıp,
"Selâmün aleyküm ey Allah'ın dağı" deyip iki rekât namaz kılıp,
"Ey dağ! Allah'ın emriyle senden ricam odur ki bir misafirhane yaptım, gönüller kâbesi yapmak için, onun kaldırımı yoktur. Büyük dedem Seyyidü'l-kevneyn aşkına ve On İki İmamlar aşkına senden 12 bin taş isterim ki her biri at ve katır gövdesi gibi ola. Gelip tarik-ı Muhammedi üzere selâma duralar" diye bir gülbâng çeker. Tüm hazır olan abdallar "Allah" deyip el yüze sürülünce o an bir şimşek ve yıldırım kopar ki bazı dervişlerin ödleri patlayıp bütün çerağlar söner, şiddetli bir rüzgâr zemini sarsıp taşı ve toprağı savurup Musa Baba bütün dervişlerini el ele verip,
"Güzeller, duamız kabul oldu, gelin tarik-ı Muhammed'e girin. Görün nice kaldırım döşenmiştir" der. Sabahleyin tekkeden dışarı çıkıp görseler ki istedikleri yerde 3 bin adım boyunda Tanrı hediyesi bir kaldırım var, dikkatle baksan ibret gözü kamaşır, insan işi değildir. Öyle düzgün taşlardır ki her biri usta elinde yontulmuş parlak ve cilâlı taşlardır. Öyle sıralı dizilip süslenmiş ki hattat çizgisidir. Gören seyyahlara gizli değildir. Bunun gibi nice kerametleri tarihlerde ve menkıbe kitaplarında yazılıdır. Himmetleri hazır ola.
Ayrıca Bakınız
- İzmir
- İbrahim Dessuki Camii (Sayidi Ibrahim El Dessouky Mosque)
- Saat Kulesi
- Nevruzkirman (Ust-Labinsk)
- Dede Horhut (Dede Korkut) Ziyaretgahı
- Kurduman Ağa (Vasilevo)
- Halil Ağa Hamamı (Pazar Hamam)
- Attarin (Attarine) Camii
- Keçi (Pserimos)
- Atpazarı Hanı Kervansarayı
- Murad Ağa (Muratlı)
- Mit Berri (Mit Birah & Kafr Ash Shahhid)
- Mersinoğlu (Elvanlı)
- Yeni Saray
- Şeyh Muhammed-i A-rabi Ziyaretgahı
- Sıra (Siros)
- Revani Medresesi
- Balis (Barbalissos)
- İbrim (Kasr İbrim)
- İbrahim Paşa Hamamı