Hacerü'l-esved
Hacerü'l-esved hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Hacerü'l-esved zeminden iki zirâ yüksek siyaha meyilli bir Kâbe taşıdır. Nice bin tarihçiler anlatmışlardır. Siyahtan açık neftiye çalar görünür bir Mekke beni taşıdır. Beyt:
Kâbe kıblem senin cemâlindir
Hacerü'l-esved anda hâlindir
diye bazı şairler gerçek sevgilinin benine benzetmişlerdir. Gerçekten de Kâbe-i şerifin bütün duvarları beyaz ve yeşil taşlarla yapılmıştır. Ama bu Hacerü'l-esved doğu tarafında Mekke'ye şeref vermiş bir bendir. Ama parça parça ve gayet parlak ve cilâlı yumru taştır. Parçalanmasının sebebi odur ki "Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi?" [Kur'ân, Fîl 1] âyet-i şerifi şahittir, Ashâb-ı Fil ile Ebrehe adlı melunlar gelip Beyt-i şerifi yıkıp bütün taşlarını Cidde Denizi'ne döktüğü bütün hadis, tefsir ve siyer kitaplarında yazılıdır.
Hacerü'l-esved'i de böyle yaralayıp yerinden söktü. Sonra Cenâb-ı Hak onlara ebâbil kuşu ile cehennemden birer ateşli taşlar gönderip havadan bu Ashâb-ı Fil üzerine o taşları atınca her birinin devletsiz kellelerine ateş parçası taşlar isabet edince hepsi helâk oldular.
Sonra yine Kâbe-i şerif tamir edilip Hacerü'l-esved de yeri-A ne konuldu.
Sonra (—) (—) asrında Karamıta melun gelip Kâbe-i şerifi yıkıp Hacerü'l-esved'i topuz ile kırıp yerinden söküp (—) (—) götürdü. (—) sene hac yapılamadı.
Daha sonra Hâşimîler (—) (—) (—) hatırını hoş edip Beyt-i şerifi yeniden yaptılar. Hacerü'l-esved'i de satın alıp (—) (—) (— ). Ama Karamıta melunlar Hacerü'l-esved'i götürürken 70 deve helâk oldu. Yerine korken kırılan yerlerine saf gümüş akıttılar Hâlâ gümüş ile kaplı mahallini öperler. İnsan kellesinden büyücek Hacerü'l-esved'dir. Bütün tarih kitaplarında böyle yazılmıştır. Yine biz konumuza dönelim.
Hazret-i Peygamber öpüp bu beyt (—) (—) Hacerü'l-esved biri Ma'cene mahalli, biri Hatîm içinde imamet edip secde yerindeki (—) (—) (—) sonra "Ümm-i enbiyâ Hacer Ana ruhu için el-Fâtiha" deyip o yeşil mihrap taşın sağ tarafına işaret buyurup dua ederlermiş.
Hadice-i Kübrâ ve yişe-i Sıddika'dan rivayet edilir, onlar Hazret-i Peygamber'den sorup,
"Yâ Resulullah ümm-i enbiyâ [peygamberler anası] buyurup dua mahallinde bu secdegâhlar olan yeşil taşa işaret edersiniz" diye sorduklarında Hazret-i Peygamber,
"Hacer Ana bu makamda medfundur" buyurmuşlardır, hadis ile sabittir. Ve bütün Mekkeliler de kitaplarda görüp öyle tanıklık ederler.
Hazret-i Resulullah'ın Mekke taşlarında itibar ettiklerinin biri de Hacerü'l-esved ile Beyt-i şerifin kapısı arasına Mültezem derler, 1 kulaç kadar yerdir. İsim sebebi, dua iltizam olunduğu içindir. Cahiliye zamanında kadı ve hâkim yok iken davacı ve davalı bu mahalle gelip bu Mültezem taşına el vururlardı. Zalim ise cüret edip el vurmazdı. Gayret edip el vursa helâk olurdu. Mazlum olan el vurup kurtulurdu. Bu mahalde beddua ve hayır dua etseler, kabul olurdu. Yalancı el vurup yemin eden derhâl cezasını bulurdu. Mültezem demesinin aslı budur
Hazret-i Şefî'ül-müznibîn'in itibar ettikleri bir de Beyt-i şerif kapısının sağ tarafında Irak Köşesi'ne yakın temel dibinde bir çukurcuk vardır, ona Ma'cene derler ve Makâm-ı Cibril de derler. Orada Hazret-i İbrahim Beyt-i şerifi yaparken mübarek ayakları ile amber kokulu toprağı çamur ederler bu mahalde karıştığı için Ma'cene derler. Orada iki rekât namaz kılmak sünnettir. Dört köşe bir çukurcuktur. Bu Ma'cene Makamı içinde Beyt-i şerifin temeli taşında iki zirâ yüksek bir mavi taş üzerinde celî hat ile bu tarih:
"Ammem bi-tecdîdi eyyamı Mevlânâ es-Sultan Kayıtbay medde zılluhu." yazılmıştır. Bu mahalde Mekke [Kâbe] şekli tamam oldu.
Ayrıca Bakınız
- Haraccı Bey Mescidi (Haraççı Karamehmet Cami)
- Hacı Arslan Çiftliği (Blaguntsi)
- Müezzin Sultan Tekkesi
- Harir
- Randa (Radna)
- Balaban ve Yatağan Baba Ziyaretgahı
- Kuçiya (Koçiya) (Koutsi)
- Arapkir (Arapgir)
- Gelibolu
- Ömer Bey (Beyköy)
- Kandiye Limanı
- Hamam
- Karaağaç (Eskikaraağaç)
- Say Kalesi
- Sultan Bayezid-i Veli Ziyaretgahı
- Arslanlı (Esediye) Camii
- Aydos
- Amasya
- Ebülhayr Kethüda İbrahim Paşa Çeşmesi
- Kolombo (Kom Ombo)