Sultan Bayezid-i Veli Ziyaretgahı
Sultan Bayezid-i Veli Ziyaretgahı hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Trabzon'da doğup (---) tarihinde İstanbul'da tahta çıkmıştır. Saltanat süresi [Hicri olarak] 32 yıl ve ömürleri 57 yıl olup 918 [1512] tarihinde, Edirne yakınında Havsa Kasabası'nda vefat etmiştir. Mübarek cenazesi buradan İstanbul'a getirilip camiin mihrabı önünde cennet bahçesi içinde olan nur dolu türbesine gömülmüştür. Hala herkesin ziyaret ettiği bir yerdir. Bir kere bir hasta ziyaret etse Allah'ın emriyle iyileşir, zira Orhan Gazi gibi ve Sultan Mustafa Han gibi hal sahibi, üstün vasıflı padişah idi.
Bu Bayezid Han'ın çok menkıbesi var ancak bu menkıbesi gariptir. Saltanat zamanlarında ölümünden yedi sene önce canlı, kanlı ve ruh sahibi cinsi yememişlerdi. Bir günde canı paça istedi. Nefsi o kadar ısrar ettiği halde paça yemeyip nefsi ile büyük kavga eder. Sonunda huzuruna bir sahan sirkeli ve sarmısaklı paça getirip nefsine seslenip,
"Ey nefs muradın üzere işte paça geldi, eğer hacetinse çık ye" deyince o an mübarek ağzından hemen gelincik gibi iki gözü kör bir mahluk çıkarak sahanın kıyısına çıkıp kudurmuş köpek gibi paça suyundan içip açlığını giderir.
Sonra yine o yaratık Bayezid-i Veli'nin hırkasına uçarak yine ağzından içeri girmek isteyince mübarek elleriyle çarpar. Yere düşerek tortop olup yatarken "Şunu urun" diye buyurur.
Masdıcıbaşı gediğinde olan hasoda gılmanı yetişip ökçesiyle katleder. O devrin şeyhülislamı (---) Efendi,
"Olgun insan, bir nefs ile muazzezdir. Nefs insan vücudunun bir parçasıdır. Bunu kefenleyerek gömmek gerektir." diye kefenleyip ve kalabalık cemaat ile namazını kılarlar. Hala nur dolu kubbe yakınında bir küçük mezarda gömülüdür.
Onun için halk arasında "Sultan Bayezid iki kere ölüp iki kere namazı kılındı" diye yaygındır.
Ancak bu nefsi öldürdükten sonra gamhane köşesinden çıkmayarak halktan gizlenince devletin ve insanların işleri ortada kaldı. Kul tayfasının idaresi ve zaptedilmesi zorlaştı. Dört taraftan düşmanlar serkeşlik etmeye başladılar.
Eflak ve Boğdan, Mengli Giray Han ile anlaşıp birleşerek dört taraftan Kili, Akkirman, İsmail, İbrail, İshakça, Kalas ve Tomaravay'ı ele geçirip Tuna Nehri'nin beri tarafında Silistre, Ruscuk, Niğbolu, Vidin ve Feth-i İslam taraflarını da haraca kesip yağmalardı.
Anadolu tarafında ise Kızılbaş, Kemah'ı, Koyulhisar'ı, Niksar'ı ve Arpaçukuru olan Sivas'ı ve Tokat'ı tamamen işgal edip Acem çapkıncısı İzmit şehrinden [99b] baş alıp Tokat'a giderlerdi. Acem ta bu derece Osmanlı üzerine musallat oldu.
Osmanlı Acem'e at çulu hediye gönderdiği için Bayezid-i Veli'ye "Çulcu Baba" derlerdi.
Selim Han tahta çıkınca "Çulcu Baba gidip Topuzcu Baba geldi" dediler.
Şah İsmail'e mektupla "Vaktine hazır ol seninle Çıldır sahrasında devlet sınaşalım, ya taht ola ya baht" deyip elçi gönderdi.
Sözün özü Bayezid Han'ın bu derece veli bir padişah olduğunda kuşku yoktur. Bayezid-i Bistami de nefislerin çıkarıp muhallebi yedikten sonra yine mübarek ağızlarından içeri girmiştir. Ancak Bayezid Han-ı Veli öldürtmüş, kendileri de yaşamamışlardır. Bir iyi ve yumuşak huylu ve güç sahibi, celalli bir padişah idi.
Kutlu zamanlarında olan hayır eserleri ve fetihleri tamamen yukarıda yazılıdır. 340 kale fethetti. 400 hutbesi okunur.
Ayrıca Bakınız
- Gazi Halil Paşa Ziyaretgahı
- Baltacı Mahmud Ağa Mescidi
- Şeyh Ahmed Ziyaretgahı
- Mit Subaniyye (San Bukht)
- Ahmet Ağa Medresesi
- Gökova
- Şeyh Aman (Luminița)
- Ahmed Ağa (Kestanepazarı) Camii
- Aksaray Hamamı
- Yakovalı Hasan Paşa Camii
- Egerlidağ
- Nakle (Jazirat Nikla)
- Ortaköy (Sredno Selo)
- Yaya Kızıldığı (Yayakırıldık)
- Tahta
- Kurduman Ağa (Vasilevo)
- Sultan Hamamı
- Sultan Köprüsü
- Kız Kulesi (Kızılkule)
- Molla Çelebi Camii