Atina Kale Camii - Evliya Çelebi Seyahatname
Google Yol Tarifi Yandex Yol Tarifi Apple Yol Tarifi

Atina Kale Camii

Atina Kale Camii hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:



Bu kale içinde bir cami vardır. Bu cihanı gezip dolaşan alem seyyahı ve adem nedimi olanların aralarında beğenilen ve meşhur olan ibretlik aydınlık cami bu kalenin ortasında olup boyu 250 ayak ve eni 80 ayaktır. Ve içinde 60 adet beyaz mermer direği birbiri üzere iki kat konmuş ibretlik sütunlardır.

Bu camiin her tarafına sütunlar üzere birer sofa da yapılmıştır ki fırdolayı iki kat sanatlı camidir. Lakin 4 adet sütun mihrap ile minber arasında kırmızı somaki uzun sütunlardır ki her biri birer çeşit ibretlik bukalemun nakışlıdır. Her biri iksir-i azamdan nişan verip öyle parlak ve cilalıdır ki insanın yüz rengi belli olup bir iklim haracı değer.

Bu sütunlar üzerinde kıble olan yerde ud ağacından Fahri oyması gibi yüksek bir kubbe yapılmış, safi nakışlı zerkar-ı halkar mina kubbedir, gören adamın aklı perişan olur. Bu ud ağacından yapılma kubbede hekim Eflatun-ı İlahi bir şeb-çerağ kandil asmış. Camiin gündoğusu tarafındaki duvarda kağıt gibi incecik şeffaf harekan mermerleri, yani ateş taşları koyup alemi aydınlatan güneş ufuktan baş gösterip yükseldikçe güneşin şiddetli ısısından o ateş taşlan kızıp cami içindeki o şeb-çerağ kandilleri ısınıp neft ile karışmış fitiller yanıp cami içi aydınlanırmış. Bütün kefereler buna tılsım diye itibar edip kudret nuru kandili derlermiş.

(---) tarihinde Al-i Emeviler zamanında Mağrip ülkesinden Sultan Mansur, bin pare gemiyle Girit Adası'nı, Çiçilya [Sicilya] Adası'nı ve bu Atina Kalesi'ni fethedip anılan şeb-çerağ kandilleri, cevahirden zincirleri, nice bin adet pahalı putları, şamdanları ve cevahirli haçları tamamen almış, ama bu mina kubbenin ud ağacından olduğunu bilmeyip almamış. Hala şimdiki halde de kimse bilmez. Ne acayip ibretlik seyirlik mina kubbedir. Hala bizim minbere bitişik 4 adet zümrüt gibi yeşil somaki direkler var ki içlerinde türlü türlü acayip şekiller ve çeşitli garip çiçekler görülür.

Daha önce 4 adet kırmızı somaki ve 4 adet bu yeşil somaki ile toplam 8 adet somakilerden başka cami içinde 60 adet altlı üstlü beyaz mermer sütunların hepsi zıhlı ve şeşhaneli sanatlı sütunlardır. O anılan 4 adet yeşil somaki direklerin sol tarafındaki direklere bitişik 6 adet küçük beyaz mermer direkçikler üzerine mühendis mermer ustası [252a] bir beyaz ham mermerden Eflatun-ı İlahi için bir mermer kürsü yapmış ki mimari ilmi olan ibret gözüyle bu kürsüye baksa gözleri kamaşıp aklı perişan olur.

Bu anılan 6 adet sütuncuklar üzere 6 adet küçük sanatlı kemercikler vardır. Ve her kemerciklerin uçlan bir yere gelip bir küçük kubbecik olmuştur. Eflatun-ı İlahi o kubbecik üzerine oturup halka nasihat edermiş. Etrafında küçük mermerden oyma şebekeli gilvi, medine ve füruş kafesler vardır. Ve bütün kemerciklerin uçlan bir yere gelip bir küçük kubbecik olmuştu. O kubbeciğin tam ortasında göbek gibi bir beyaz mermerden bir kaplan kellesi tasvir olunmuştur ki bu da mermerden bir büyüleyici seyirlik sanattır. Bu kürsünün 4 tarafı safi servi ağacından oyulmuş parmaklıklardır.

Bu camiin içi 4 köşe beyaz ham mermer döşelidir ki her taşın boyu ve eni beşer arşın büyüklüğündedir. Her biri öyle dalgalıdır ki insanın yüz rengi görünür.

Bu camiin 3 kat kıble kapısı var. Dış kapı ile orta kapı arasında camie girecek yerde, sol tarafta bir beyaz nakışlı mermerden yapılma bir kadeh vardır, içine 5 adam sığar. Evvel zamanda yapı sahibi camide çalışan ırgatlara o kadeh ile birer kadeh şarap verirmiş. Onlar da yudumlamadan içerlermiş. Hala şimdiki halde o kadeh iki at sakası kırbası su alır. O asrın adamları ne kadar uzun boylu ve iri adamlar olmak gerek ki iki at kırbası su alır kadehten tek yudumda şarap içerlermiş. Hala o kadehin içini mermer ustası da kazıyıp abdest musluğu yapmıştır ki ondan abdest tazelenir.

Orta kapı arası tavanı safi halkari' Bursavi Fahri Çelebi oyması gibi Frenk işi oymadır. Bu orta kapının boyu tam 20 arşın yüksek servi tahtası kanatlardır. Daha önce kefere zamanında bu kapılar tamamen altın, cevahir ve yaldızlarla süslü imiş. Hala cevahir yerleri bellidir.

Ve iç kapı ki cami içidir. Onda erganun ve çan çalınacak ibretlik mahmilin kemerlerinin tam ortasındaki kemere öksüz kemer derler, asılı durur bir kemer üzere yine asılı durur bir direktir. Bu cihanda o görülmeye muhtaçtır. Ama görülse de akıl almayıp insan şaşırıp kalır. Hemen aklı olan, insan kerametidir, deyip susar. Yoksa dikkatle bakınca insan susup hayran kalır.

Bu anılan kemer ve sütun üzerinde bir kandil durur imiş. Karanlık gecede bütün papaz, rahip ve patrikler o kandilin ışığında İncil ve diğer suhuf ayetleri okurlarmış. Bu eski mabet camiin üzeri kargir kubbe değildir.

Muhammed bin İshak'a göre, Hazret-i İsa aleyhisselamdan Hazret-i Muhammed Mustafa'nın 600 yıl sonra doğduğu gece Bağdad'da Kisra Kemeri, Irak'ta Nemrud ateşi sönüp Pozanta'da Ayasofya-i Kebir kubbesi, Selanik Ayasofya kubbesi ve bu Atina Kilisesi kubbesi tamamen yıkılmıştı. Sonra bu Atina kubbesi nice kere yapılır, ancak tutmadığından İstanbul tekfuru bu Atina kubbesi yerine büyük kemerler yapıp kemerler üzerine uzun servi ağaçları kirişler edip onların üstüne yine serviden taban direkler ve onların da üstlerine serviden tahtalar döşer. Bütüne servi ağaçları ve tahtaları altınla ibretlik bukalemun nakışlılardır ki bir kıl kalemini çekmede Mani ve Bihzad aciz olup araları kıl gibi olur. Ve tüm servi tahtalarının güzel kokusundan cami içinde olan cemaatin dimağları kokulanır.

Bu nakışlı servi tahtaların da üstü horasani, kireç, cibis ve alçı üzere baştan başa beyaz ham mermer döşelidir, kurşun kubbe değildir, ama mermerlerin her parçası halı ve kilim kadar vardır. Kurşundan iyi ve hoş, parlak ve cilalı billur gibi ham mermerdir. Güneş vurduğunda moran billuru gibi parıldar.

Bu tavanda döşeli olan mermerleri mermer ustası bir tür tahta gibi incecik biçmiş ki sanki her bir parçası tavan tahtası gibi ince olup cami üzerinde [252b] asla ağır yük değildir. Yağmurdan inen bütün damlalar tamamen bu mermer kiremitler üzerine inip usta bir sanatla yağmur damlalarına yollar yapmıştır. Camiin kıble tarafındaki mihrap sofası 6 ayak taş merdiven ile çıkılır kargir yapı yüksek direkler üzerine yapılmış su sarnıcıdır, cami üzerindeki bütün mermerlerden akan rahmet suyu bu mihrap altındaki sarnıca toplanır. Buz gibi suyu olup cami içinde olan kalabalık cemaat içip susuzluklarını giderirler.

Bu su sarnıcı olan kıble sofası üstündeki yarım kubbe kargir yapıdır. Cami içi gibi ağaç kirişler ile yapılmış kubbe değildir, safi kargir yapı yarım kubbedir. Ama bunun da üstü kilim büyüklüğü kadar beyaz mermerler döşeli tavandır. Ama bu mina kubbenin içi safi altın sıvalıdır, müzehhep ve mutalla sırçalı taştır ve zerkar nakışı safi lacivert, la'li, silü ve bedahşani boyalar ile yapılmıştır.

Bu kıble kubbesinin içine dışına dikkatle göz gezdirdim. Çeşitli füsus-ı mukavvim-i mahkuk ve türlü türlü ibretli oyma mermerler ile yapılmıştır. Her kubbenin kemerinde ve duvarları üzerinde renk renk camlar, beyaz, siyah, kırmızı ve başka renk kıymetli taşlar ile bezenip aynu'l-hırre, kedigözü ve balıkgözü adlı küçük değerli kıymet taşlar ile bukalemun nakşı olmuş camidir ki sanki Kudüs-i Şerifte cami ve Sahratullah Mescidi'dir.

Bunda olan kırmızı ve yeşil çeşit çeşit sütunların benzeri yeryüzünde olmayıp meğer İstanbul'da Ayasofya-i Kebir'de veyahut Süleymaniye Camii'nde ola.

Mihrap ve minberinin övgüsünde dil kısa ve kalemler kırıktır.

Bu camiin duvarları yüzünde olan beyaz cilalı mermer taşların her biri fil cüssesi kadar vardır. Hikmet, gariplik bunda ki bir insan her ne kadar mimarlıkta tam usta ve maharet sahibi olsa o taşların birbirlerine kaynaşmalarını fark edemez. Sanki tek parça 40 arşın boyunda yüksek bir duvar sanırsın. Ve öyle parlak ve gösterişli duvardır ki bir zerre ve bir toz yukarı kalksa o duvarda bellidir. Özellikle cemaatin yüz renkleri, tüm rüku ve secdeleri bellidir. Gerçekten tek parça ayna gibi yüksek 4 duvardır.

Beğenilen bir sanatı da odur ki bu duvarda asla kireç, cibis ve horasan yoktur. Baştan başa kurşun ve demir kenetler ile yapılmış bir camidir, başka şeyi yoktur.

Dış avlusunun 4 tarafında 60 adet beyaz şeşhane ibretlik yüksek sütunların boyları yirmi beşer arşındır, ama cami içindeki gibi tek parça sütunlar değillerdir. Ancak her ne kadar dikkat eylesen bu avludaki sütunların birleşme yerlerini de göremeyip tek parça mermer direklerdir dersin. Zira bütün sütunları mermer ustası zıhlı, oluklu, burmalı sanatlı ve eski tarz şeşhane direk etmiştir.

Bu 60 adet sütunlar servi gibi camiin avlusu çevresine hendese ilmine göre düzgünce çırpı ile dizilip camiin saçakları altında olan sütunlar ve duvar üzerinde olan beyaz mermerden çeşit çeşit iri ibretlik heykellerin şekillerini, tarz ve tavırlarını bir bir yazsak müsveddemiz bir cilt kitap olup seyahatimize engel olur. İnsan aklı kuşatamaz bir çeşit büyüleyici suretlerdir. Ancak Aristo akıllı olan bu işçilikleri görüp insan kerametidir deyip susar. Zira bu şekillere ibret gözüyle bakılsa her biri canlı sanılır.

Sözün özü, alemin yaratıcısı Cenab-ı Allah bu yeryüzünü "kün/ol" kelimesiyle yarattığından beri Hz. Adem'den kıyamete kadar ne kadar canlı kısmı yarattıysa bu camiin avlusu çevresinde mermerden heykelleri ve tasvirleri vardır.

Çeşit çeşit korkunç, çirkin yüzlü, dev, cin, şeytan, deli ve hannas, zarrat, zebaniler, periler, melekler, ejderhalar, dabbetü'l-arzlar, deccal, hameletü'l-arş, hameletü'l-arz, balık, hamele-i arz, öküz ve nice bin adet yaratık çeşitlerinden evrenk [büyük yılan], nehenk, fit gergedan, zürafa, kepçekuyruk, yılan, çıyan, akrep, kaplumbağa, timsah, deniz canavarı ve nice bin sıçan, kedi, arslan, kaplan, bebr, pars, vaşak, gulyabani, çeşit çeşit melekler, Cebrail, İsrafil, [253a] Azrail, Mikail, Arş ve Kürsi, Sırat ve Mizan, cennet, cehennem, araf ve haşr meydanında toplanan bütün mahlukun cennetliklerini Kerrubiyan melekleri cennete sürüp götürürken şenlikler ederek gider tasvirlerini yazmış.

Cehennemlikleri zebaniler yılanlarla vura vura cehenneme giderlerken her biri üzgün ve yaslı şekilli suretlerini yazıp mermerde kazıp bir tarafta cennet içinde olanların huri ve gılman ile çeşit çeşit cennet bahçelerinde eğlendikleri meclislerini yazmış. Bir tarafta da cehennemliklerin cehennemde kızgın ateş içinde yatıp zebanilerin vurdukları timsalleri yazmış.

Kısacası bu camiin avlu duvarlarında bu cennet tasvirini görenler sevinir. Cehennem timsallerinin korkunç ve çirkin yüzlerini insanlar gördüğünde hayretler içinde kalıp vücudunu korku sarıp susar kalır.

Ama bir adam bu Atina şehrine varıp gözleriyle görmedikçe bu Atina Vilayeti ve şehrinin eski zamanda ne idiğini bilemez, zira anlatmakla olmaz. Mısra:
İşitmek nasıl görmek gibi olabilir?

Sözü uyarınca işitmek görmek gibi değildir. Bu 1050 [1640] tarihinden beri yeryüzünün 7 iklimini gezmek zevkim vardır ki alemi gezip dolaştım, ama bu Atina şehrinde, Frengistan'ın Roma şehrinde ve Ungurus'un Üstürgon Kalesi'nde, Beç şehrinde ve Felemenk'in Amsterdam şehirlerinde olan ibretlikleri bir diyarda görmedim. Bu Atina Camii içinde ve avlusunda olan insan emeği güzel işler bütün o anılan yerlerin ibretliklerinden fazla sanatlı ve acayip güzeldir. Ve bu şehri gelip görmeyen dünyayı görmüş alem seyyahıyım demesin.

Ancak zalim Mağrip Sultanı Melik Mansur bu vilayeti fethedince bu camiin duvarlarında olan resimlerin cevahir gözlerini çıkarıp kör eylemiş. Ve bütün kıymetli mücevher kandilleri, tüm kıymetli pahalı şamdanları, şeb-çerağları ve haçları yağmalayıp almış, dış avlusunda olan kubbelerin la'l ve yakut mücevherlerini alıp avluyu ateşe vurup gitmiş. Hala bazı musanna yerleri ateş yarasından büzülmüştür, ama yine bu dünyada böyle aydınlık ve nurlu bir cami yoktur. Zira bu camie nice kere girsen bir girişte de nice çeşit sanatlı ibretlik resimler görülür. Kısacası, münasip beyt:

Dünyadaki bütün camileri gördük,
Ancak bunun benzerini görmedik.

beyti bu aydınlık cami hakkında ola. Bu mabetgahın benzeri yeryüzünde yoktur. Kıyamete kadar ayakta kala, amin ve ya Muin. 

Ayrıca Bakınız

Nedir

Hakkında Tanımı

Ansiklopedi

Maddesi

Gezdiği Yer

Kısaca Bilgi

Yayınlanma: Güncellenme: 06.04.2024

Bu site genel internet kaynaklarından alınan bilgiler içerir. Kullanım sorumluluğu size aittir. Materyal sahiplerine ait olan içeriklerin, logoların ve telif ihlaliyle ilgili sorumluluğu ilgililere aittir. Bilgilerin doğruluğu ve güncelliği garanti edilmez. Hatalı veya eksik bilgiler için bize iletişim yoluyla bildirin.