Cankirman (Özi) - Evliya Çelebi Seyahatname
Google Yol Tarifi Yandex Yol Tarifi Apple Yol Tarifi

Cankirman (Özi)

Cankirman (Özi) hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:

(—) tarihinde Osmanlılar'dan Sultan (—) yapısıdır, Macar Ali Paşa eliyle. Üç tuğlu vezir eyaleti tahtıdır, ancak güvensiz yer olmak ile veziri Silistre, Babadağı ve Akkirman şehirlerinde oturup 10.000 asker ile muhafaza eder. Hâlâ bu Özü Kalesi Silistre Eyaletinde başka sancakbeyi tahtıdır. Ama bunun beyi kanun üzere Özü Suyunun karşı Kırım tarafında Kılburun adlı kalede oturup muhafaza edip tâ Kırım adasının Orağzı adlı yere 4 konak çöl ile Kırım'a kadar Özü beyinin hükmündedir. Tatar hanların Bayezid Han kanunu üzere alâkaları yoktur. Özü beyinin padişah tarafından hâss-ı hümâyûnu 240.000 akçedir. Ancak zeamet, timar, alaybeyisi ve çeribaşısı yoktur, zira kıble tarafı Karadeniz ve batı tarafı tamamen Kazakistan'dır. Her an Kazak horozlarının sesleri işitilir. Doğu tarafı Özü Nehri aşırı Heyhat Sahrası'dır. Tâ Azak Kalesi ve ondan 97 konak tâ Hazar denizine kadar Heyhat Sahrası Deşt-i Kıpçakdır. Güney tarafı yine Akkirman’a kadar amansız yerlerdir ki nice kere geçmişik. Onun için timar ve zeametleri yoktur.

150 akçe kazadır. Nahiye köyleri geniş topraklardır. Üç oda cebeci ve üç oda topçu askerleri var. Asla yeniçeriler yoktur ve duramazlar. Zira kazanç ve iş yok bir tehlikeli derbent ıssız yerdir.

Hepsi 5 adet kalelerde 5 adet mankala dizdarları vardır, hepsi 20 adet tuğ sahibi muhteşem ağalardır ve tamamı 2.050 adet seçkin pâk ve silâhlı hazır kulları vardır.

Bir hâkimi de bey subaşısıdır. Mimar ağası, muhtesib ağası, bâc u pazar ağası, marangoz ve kalafat ağası vardır, zira iskele olduğundan Akkirman'a ve Kili ve İsmail’e gider gelir ve karşı Kırım'a asker geçirir gemileri çok olduğundan kalafat ve marangozları vardır.

Özü Kalesi'nin şekli: Bu kale biri birine bitişik üç kat bölme kalelerdir. Ama hepsinden eskisi, yukarı Macar Ali Paşa yaptığı eski kale, bir topraklı bayır üstünde 15 tahta örtülü kuleli ve 20 ayak enli kaim taş duvarlı, iki kat duvarlı, hendeği derin enli sarp ve metin dört köşe sağlam bir kaledir. Hendeği üzerinde bir ahşap köprüsü var, her gece köprüyü bekçiler makaralar ile çekip köprüyü kale kapışma dayayıp kapıya siper ederler. Bu köprü Melek Ahmed Paşa yapısıdır ki asma makaralı köprüdür.

İki kat sağlam demir kapısı kıbleye ve Karadeniz kenarında Kılburun Kalesi'ne bakmaktadır. Hendek içine bütün kulelerden toplar [55a] kirpi gibi bakar. Bütün kulelerini Melek Ahmed Paşa tahta şindire örtüp sağlam ve süslü kuleler oldu.

Bu taşra büyük demir kapıdan içeri bir kat kale duvarında bir demir kapı daha vardır, ama taşra kapıdan küçük demir kapıdır. Bu iki demir kapı arası üzerinde toloz kemer kârgir yapıdır ki üstü tahta minareli Hünkâr Camii'dir, ama küçüktür ve şer ı mahkeme bu camie bitişik olup üst kattadır.

Bu kalede avlusu küçük 200 adet bahçesiz, üstleri tamamen toprak örtülü alt ve üst katlı serhad evleri vardır. Bey sarayı bu kalededir. Bütün sokakları pâk kaldırımlı, yolun iki tarafında ancak birer adam sığar 20 adet küçük dükkâncıkları yakınında bir küçücük üç kumalı hamamı vardır. Aşağıdan atlarla suyunu getirirler. Cebehanesi, buğday ambarları, mükellef ve mükemmel hazır topları vardır.

Bu kalenin doğu tarafı bayırdır. Batı tarafı tamamen sahradır. Hendek kenarından taşrası bir top menzilinden sonra sahra tamamen mamur bostanlardır. Kavunu ve karpuzu çok olup bağlan ve bahçeleri yoktur, zira "Soğuk cehennem bu diyardadır" derler. Onun için bu çöllerde bir dikili ağaç olmadığından halk arasında darb-ı mesel olup "Seni Özü kırında yitireyim" derler.

Sağlam orta hisarın şekli: Bu Yukarıkalenin mahallesi içinde kuzey tarafında, aşağı orta hisara iner bir küçük demir kapı var. Yokuş aşağı orta hisara inilir. Bu hisar daha önce çit ağaçtan palanka hisar idi. Sonra 1036 [1627] tarihinde Sultan IV. Murad Han zamanında padişah fermanıyla Piyale Paşa donanma-yı hümâyûn ile gelip bu kaleyi şeddadî taş yapı olarak inşa edip yukarı eski kaleye katınca 10 kuleli bir sağlam bir sur, dayanıklı sed ve mücevher yüzük gibi bir kale olmuştur.

Bu kalenin de iki demir kapısı var. Biri kıbleye, biri kuzey tarafa açılır. İçinde 100 kadar küçük avlulu bağsız ve bahçesiz, tamamen toprak örtülü ufak tefek evleri var.

Kıble kapısı üzerinde bir tuğla minareli Sultan IV. Murad Camii var. Bu da üst katta nur dolu bir sultan camiidir. 20 adet küçük dükkânları, bunun da ağaları, 300 kulu, topçu ve cebecileri vardır, ama bunda da yeniçeriler yoktur. Alçak yerde olmak ile sokakları çamurdur. Yukarıkale gibi pâk kaldırım değildir.

Buna Piyale Paşa Kalesi derler, zira Piyale Paşa yaptı. Bunun doğusunda Haşan Paşa Kalesi'ne açılır mahalle içinden bir küçük kapısı var, zira Kaptan Hasan Paşa Kalesi bu Piyale Paşa Kalesine bitişiktir ki aralarında bir yalın kat bölme hisar duvarı vardır. Bu hesap üzre yukarıda eski Macar Ali Paşa Kalesi, ortada Piyale Paşa Kalesi ve Özü Nehri kenarında Kaptan Haşan Paşa kalelerinin üçü de birer büyüklükte ve birbirlerine bitişiktir. Ancak aralarında birer kat şeddadî hisar duvarları olup her duvarda kalelerin birbirlerine girilecek birer küçük demir kapıları vardır. Bu anılan duvarlarda yine kuleler, beden dişleri ve toplar bulunmaktadır.

Büyük Hasan Paşa Kalesi’nin şekli

Bu kaleyi de 1036 [1627] tarihinde Sultan IV. Murad Han fermanıyla Kaptan Hasan Paşa Çelebi donanma-yı hümâyûn ile gelip bu kaleyi büyük Özü Nehri kenarında Piyale Paşa Kalesi'ne bitişik dörtgen şekilli sanatlı bir kale yapıp öyle sağlam inşa etmiştir ki öbür kaleler bunun yanında sanki kara iskeleli sade yapılardır. Zira Özü Nehri kenarında bulunduğundan Kazaklar yüzlerce parça şaykalarıyla devamlı olarak gelip buna sarılıp bunun önünden geçeceği muhakkak olduğundan Murad Han'm sıkı tenbihiyle bu kale sağlamca dört köşe şeddadî ve rıhtım sağlam yapı olarak inşa edilmiştir. Özü Nehri kenarında gayet dayanıklı büyük tabyalar, sağlam kuleler ve türlü türlü savaş tasavvuru için birbirlerin korudur dirsekleri ve kaleden aşağı düşmana taş bırakacak medineli kilvili mukarnaz baca delikleri ile süslenmiş, türlü türlü savaş âlet ve silâhları ile bezenmiş metin kaledir.

Bütün kuleleri, burç ve dirseklerinin üzerlerini Melek Ahmed Paşa efendimiz Rus şaykaları tahtalarıyla örtüp süslü kuleler yapmıştır ki bu kulelerin önünden Özü Nehriyle Urus şaykaları geçmemek için 40 adet demir kapaklı top kapıları içinde 47 adet balyemez, şayka, kolumburuna ve pıranka topları var ki Özü Nehri üzerinde değil Karadeniz'de 15 mil ve Heyhat Çölünde beş saat yerde kuş kondurmayıp kuş uçurmaz.

Bu kalenin de ağaları ve kulları öbür kalelerden [55b] fazla hazırdırlar. İki kapısı var. Biri kuzey tarafa açık ve biri kıble yönüne bakıp kapı üzerinde bir alçak tuğla minâreli Sultan IV. Murad Han'ın ufak tefek üst katta bir camii vardır ve 30 adet küçük dükkânları var. Bu kale içinde toplam 300 adet toprak örtülü bağsız, bahçesiz ve avluları daracık daracık evler vardır.

Bu Hasan Paşa ile Piyale Paşa kaleleri alçak ve kumsal yerde bulunduğundan asla hendekleri yoktur. Zira bir karış zemini kazsan su çıkıp kuşatma sırasında asla lağım ve metris kabul etmez. Onun için hendeği yoktur.

Bu yazılan iki kale tamamen yalın kat duvardır, ama gayet sağlam, 40 arşın yüksek ve 10 arşın enli şeddadî duvardır. Bütün tabyaları, kuleleri ve bütün dirsekleri birbirlerini korudur mazgal delikleri ve top delikleri ile hazır güzel kaledir, ama yukarı eski Ali Paşa Hisarı bunlara eğimli, gösterişli, heybetli 2 kat duvarlı ve hendekli sağlam hisardır. Sözün sonu, bu yazılan 3 adet kalelerin büyüklüğü tam 4.000 adet germe adımdır.

Kısacası Karadeniz çevresinde mamur olan 1.060 adet kale, şehir ve kasabaları koruyan kalelerin biri bu Özü Kalesidir ve biri Azak Kalesidir, zira bu iki büyük kale olmasa Azak ve Özü Kazakları İstanbul’u bile istilâ ederlerdi.

(—) tarihinde Sultan IV. Murad Han’ın tahta çıkması sırasında bu Özü Kazakları 300 parça şaykasıyla korkmadan çekinmeden Karadeniz Boğazından içeri girip Sarıyar kasabasını, Büyükdere kasabasını, Kefeli Köyü'nü, Tarabya kasabasını, Yeniköy ve İstinye kasabasını vurup talan edip hemen Yeniköy'den beş Mısır hâzinesi mal alıp bu kadar değerli eşyalar ve bu kadar ümmet-i Muhammed esirlerini alıp uygun rüzgârla Karadeniz'e çıkıp bu Özü Nehri'nden içeri girip cehennem yurtlarına esenlikle ve doyum almış olarak gittiler.

O gün İstanbul içinde Ermeni ve Rum kefereleri az kaldı ki baş kaldırıp Galata Kalesi'ni istilâ etme sadedinde iken Yahudiler bütün zamanda Rum keferelerinin şiddetli düşmanları olduklarından Yahudiler haber edip nice yüz Rum ve bed-reng Fireng keferelerinin haklarından gelinip İstanbul içinde büyük dedikodu ve çalkantı oldu.

Daha sonra Sultan IV. Murad Karadeniz Boğazı’nın iç yüzünde Kavak Kalesi'ni ve karşısında Yoroz Kalesi'ni yaptı. O sene bu Özü kaleleri, Tulça Kalesi ve Karahırman kaleleri yapılıp Karadeniz çevresi biraz güvenli hâle geldi.

Sözün özü, bu Özü kaleleri Osmanlı'nın Karadeniz tarafında olan kalelerinin dayanıklı şeddi ve sağlam kilidi olan kalesidir, ama ismi Cankirman’dır. Tatarca'da kirman kaleye derler. Özü Nehri kenarında inşa olunduğundan Özü Kalesi derler.



Özü Kalelerinin taşra varoşlarını bildirir

Bu Özü Kalelerinin kıble tarafına 500 adım gidip ceng mahallinden alarka 500 adet saz örtülü Eflâk ve Boğdan keferesi evleri vardır. 200 adet salaş, çalaş, balaş ve palaştan, saz ve kamıştan yapılma, derme çatma dükkânlardır. Asla kârgir yapı yoktur, zira her an ceng olup Kazak kâfiri gelip yakar. Ama bu dükkânların çoğu bozahane ve meyhaneler ve at değirmenleridir. 7 adet kamıştan yapılma hanlar ve 100 kadar biraz sağlam yapılmış mahzenlerdir ki bunlar tamamen toprak örtülü yapılardır.

Bu mahallin zemini biraz yüksek olduğundan yeraltında 2.000 adet buğday, arpa, darı ve çavdar kuyuları var ki ağızları dar, dipleri geniş yüzer adet adam alır yerlerdir. Burada da asla bağ, bahçe ve bir ağaç yoktur.

Yukarı eski kale ensesinin atı tarafında 300 adet Karatayak namıyla bilinen Nogay Tatarları obaları vardır. Anılan aşağı kefere varoşundan kıble tarafına bir ok menzili uzaklık bir kumsaldır.

Küçük Hasan Paşa Kalesi'nin özellikleri

1036 [1627] tarihinde bu da Sultan IV. Murad Han'ın yapısıdır, Kaptan Çelebi Haşan Paşa eliyle. İstanbul yakınında Çatalca kasabasında doğup Tabanıyassı Mehmed Paşa çerâğlarından Hâtem-i Tay gibi cömert, tedbirli yiğit bir vezir idi. Bu kaleyi Kapudan Paşa iken padişah fermanı ile donanma-yı hümâyûnu 300 [56a] pâre gemiyle bu mahalle yanaştırıp yedi ayda bu kaleyi tamam edip padişaha arz eyledi.

Bu kale Özü Nehri kenarında Özü Kalesi toprağında birbirlerine topları yetişir dört köşe dörtgen şekilli bir küçük şeddadî taş yapı bir hoş kaledir. Doğu tarafa bakar bir küçük demir kapısının üstünde celî tezhipli yazı ile tarihi budur:

Şehinşâh-ı cihan Sultân Murâd Hân
Zamân-ı devletin medd ede Bârî,
Mukabilinde hısn-ı Kılburun un
Yapıla bir hisar-ı şehriyârî,
Hasan Paşa 'ya ferman olduğıyçün,
Bin otuz altıda yapdı hisarı.

Bu kale içinde ancak 5 hane, Murad Han'ın bir camii, buğday ambarı ve cebehanesi var. Başka yapı cinsinden bir belirti yoktur. Dizdarı ve 100 adet hazır neferatları vardır. Kalesi Özü Nehri kıyısında 8 köşe bir küçük kaleciktir ki büyüklüğü 300 germe adımdır, ama duvarı 50 arşın yüksektir. Asla hendeği yoktur, zira kumsal bir alçak yerde yapılmıştır. Karşı Kılburun’a, Özü Nehri boğazına ve kara taraflarına 12 köşeye bakar 12 pâre balyemez yüksek topları var ki benzerleri meğer Rodos Kalesi'nde ola. Her topların delikleri Özü Nehri seviyesinde demir kapaklı kapılardır. Özü ve Karadeniz dalgalanan yer olmak ile iki denizin fırtınasında bu top deliklerinden içeri su girer. Her kulesi yedi başlı ejder gibi sağlam ve dayanıklı kulelerinin tepeleri tamamen tahta örtülü kubbelerdir. Kısacası "Kilidü'l-bahreyn" İki denizin kilidi" adı verilse yakışır bir yüksek kaledir.

Gariplik bunda ki bu kale ile karşısındaki Kılburun kalelerinin ve Özü kalelerinin topları sular üzerinde kirpi gibi kat kat bakarken (—) yılında İbrahim Han zamanında Kazak kâfiri bir gece 100 parça şaykalarını sırık hamalları gibi arkalarında, gâh felenkler ve gâh kızaklar üzerinde gemilerini karadan getirip Karadeniz'e çıkarıp Karadeniz çevresini yağmalarlar. Kasım'dan sonra yine bu mahalle gelip arkalarında gemilerini getirirken Tatar askeriyle Özü askeri yetişip bütün kâfirleri kılıçtan geçirip bütün İslâm esirlerini kurtarırlar. Kılıç artığı olan kefereleriyle şaykaları Dersaadet'e geldi. Yani bu Özü Kazağı tâ bu derece dev-elli Benî Asfer kavmi kâfirlerdir.

Özü Kalesi gazileri her an atlanıp gece gündüz bu kâfirler ile ceng eder bir alay yarar, bahadır, cesur, yiğit hünerli gazilerdir. Bu gazilerin birkaç ağalarıyla kayıklara binip karşı tarafta Kılburun Kalesi'ni gezip görmeye gittik. 

Ayrıca Bakınız

Nedir

Hakkında Tanımı

Ansiklopedi

Maddesi

Gezdiği Yer

Kısaca Bilgi

Yayınlanma: Güncellenme: 06.04.2024

Bu site genel internet kaynaklarından alınan bilgiler içerir. Kullanım sorumluluğu size aittir. Materyal sahiplerine ait olan içeriklerin, logoların ve telif ihlaliyle ilgili sorumluluğu ilgililere aittir. Bilgilerin doğruluğu ve güncelliği garanti edilmez. Hatalı veya eksik bilgiler için bize iletişim yoluyla bildirin.