Dirniş (Drniš)
Dirniş (Drniš) hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Tâ Iskender-i Kübrâ zamanında karakolhane için yapılmış bir küçük kale imiş. Suyu ve havasının tatlılığından ve amber kokulu pâk toprağının verimli olduğundan Hırvat İslovin ve Dodoşka kavimleri taşlık yerlerden kaçıp bu ekinlikleri güzel ve pâk toprağı beğenilen bu geniş ve verimli zeminde yerleşip çoğalarak bu değerli yeri imar edip büyük şehir olur. Daha sonra 944 [1537/8] tarihinde bu mamur şehir için Osmanlı aç gözlülük edip yazılan senede Gazi Hüsrev Paşa bu şehrin çevresini fethederek Dirniş şehrinin çevresini kılıçla harap ve hanelerini yıkıp baykuş ve karga meskeni ederek bu Dirniş şehrine bir iş oldu ki yokluk ve kıtlıktan işleri karışık oldu. Sonunda hisar içinde sığınmış olan kâfirler krallarına, başları dumanlı ve her an bütün kapıları kapalı olup bir şekilde kalede bir an durmaya imkân olmadığım bildirip o an imansız kral 40.000 namlı asker ile Dirniş şehrine gelip yardım eder. Hersek Sancağında Ahmed Paşa bu işten haberdar olup Gazi Hüsrev Bey’e, Malkoç Bey'e, Murad Bey'e, Bektaş Bey’e, İzvornik Beyi Pılak Bey’e ve bunun benzeri nice beylere ve serhad gazilerinin yürekli, cesur yiğit şahbazlarına haber gönderip 33.000 seçkin "Benim, başkası değil!" diyen yarar, cesur ve akranları az bulunur yiğitler ile at sürüp bir gece Şâfiî vaktinde Dirniş Kalesi altında sarhoş serilmiş yatarlarken bütün gaziler gece esvaplarıyla kâfire gece baskını edip kâfire bir Ahmedî kılıcı öyle vururlar ki kâfir kellelerinden akan insan kam kelleyi kelle üstüne yuvarlayıp gider. Kılıç artığı olan kâfirler kaçıp dağlara ve mağaralara girer. Bu cengde bile bulunan 149 yaşında bir yaşlıdan bu hakir bu çengin özelliklerini dinlediğimde onlar buyururlar ki,
"Bu Dirniş gazasında Müslümanlar ve kâfirler Şâfiî vaktinde yaka yakaya gelip top tüfeng atılmadan bir şiddetli savaş ve öyle bir uğraş olmuştur ki göklerde melekler kıskanmışlardır. Daha sonra kâfirler hisar içinden "Aman ey güzîde-i Âl-i Osman” deyip Dirniş Kalesi'ni Ahmed Paşa ve Hüsrev Bey'e teslim edip bütün kâfirler Şibenik Kalesine gider. Bu Dimiş Kalesi Bosna serhaddinde başka sancak yazılır. Sonra dahi fazla mamur olup sanki İrem bağı olur. Allah'ın hikmeti (—) tarihinde Sultan İbrahim Han asrında Girit Adası'nda Hanya Kalesi Silahdar Yusuf Paşa eliyle fethedilince o yiğit vezir bu Dirniş nahiyelerinden Hırvat toprağında doğduğundan Venedik küffârı o vezire rağmen donanmasıyla İspilet Kalesi ve Şibenik Kalesi'nden asker döküp Kilis ve Kırka sancaklarından 1400 adet kaleleri istilâ eder. O uğursuz yılda bu Dirniş şehrini de tam 70 günde harap, halkını kebap edip böyle büyük bir şehir Âl-i Osman devletinde yerde yatar. Daha önce öyle mamurmuş ki hâlâ gördüğümüz kadarıyla Hırvatistan'ın Mısır'ı imiş. Öncesini gören gaziler:
"Bu şehirde beşer onar kere 100 bin guruşa malik yüzden fazla zengin bezirganlar var imiş. 10 bin guruşa malik olan adamlara fakirdir, diye zekat verip her sene bu şehirden yüzer ve yüz ellişer adam hacc-ı şerife gidermiş ve 300 adet hanedân sahibi adamlar var imiş. Hâlâ haneleri kale gibi durur, zira bu şehirde asla ağaç yapı yoktur. Baştan başa kârgir yapılardır. Hatta bütün han, cami, mescit, imaret ve medreseleri ve dükkân bedestenleri durur. Ama tüm kurşun örtülerini kâfir alıp bütün cami ve medreselerinin mihraplarına pislikler sürmüşler. Bağlarının, cennet bahçelerinin ve gülistanının hesabını Feyyâz-ı Mutlak olan Allah bilir, zira âlemlerin mutlak yaratıcısı O’dur. Hâlâ bütün bağlar, bostanlar, bahçeler ve tarlalar kendi bitip kendisi ve buğdayı bitip yiter. Kâfirler Müslümanlar varamaz. Kâfirler de Müslümanlar derdinden gelemez. Ancak arada kalmış zehirli yılan, akrep ve çıyanlı bir şehirdir. [147b]
Dirniş Kalesi zemini ve şeklini bildirir
Kalesi biraz taşlıca bir vadi içinde bir yalçın alçacık kaya üzerinde beşgen şeklinden uzunlamasına bir kaleciktir ki o kadar büyük sur değildir, ama yalan haramdır, adımlamadım. Dibinden (—) nehri akar, küçük bir sudur. Doğu tarafta Gılamuc Dağlarından ve İzmiyan Dağı bellerinden doğup Kotarlar adlı yere yakın Venedik Körfezine karışır. Hâlâ bu şehrin halkı Zadvorya Kalesinde, Kinin Kalesi'nde ve Sin Kalesi'nde sinip sine (mezara) girmişlerdir, ama Sin zeminine girmeyenler "Âh Dirniş hayat vadisi" diye iç çekerler. Allah imar ede.
Bu Dirniş Kalesi’ne Kinin Kalesinden yakın mamur kale yoktur. Hatta bu sevinçli Şibenik gazasında bu şehirde bir gece yatıp Şibenik çenginde bütün şehit olan gazilerimiz bu Dirniş şehri mezarlığında gömdüğümüzde akrabaları Hırvat diliyle ağladıklarını gördüğümüzde gülmekten aklımız gitti ve camilerinde "Âh bizim Hırvat kaneleri" diye ibadet edip ağladıklarında bu da seyirlik idi. Ve Hırvat diline Fâtiha tercüme edip namazda okurlar, ama düzgün ve güzel çevirmişler. Gerçekten de Hırvat dili ve Latin dili eski dildir.
Ayrıca Bakınız
- Horoz Köy
- Attarin (Attarine) Camii
- Hacı Paşa Mescidi (Çakırcı Hasan Paşa Cami)
- Farşut (Farshut)
- Çufutkapısı Hamamı
- Kavak (Anadolu Kavağı)
- Çeşme
- Dervişiye (Darwish Pasha) Camii
- Kızılca (Kızılca Veli) (Coslugea)
- Ardovişta (Eksochori)
- Vijkar (Vërzhezhe)
- Şeyh Hz. Pir Ali Ziyaretgahı
- Hazret-i Sultan İmam Zeynelabidin Ziyaretgahı
- Tant (Tant Al Jazirah)
- Yakub Ecezade Mahmud Çelebi Mescidi (Mahmut Çelebi Cami)
- Kızılca (Polysitos)
- Şeyh Hazret-i Sariyetü'l-Cebel Ziyaretgahı
- Üç Kule (Cetatea Tricule)
- Pervane Hamamı
- Dirmiri (Aşut) Kalesi