Pojon (Bratislava)
Pojon (Bratislava) hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Yapıcısı Laslo Kral'dır. Daha önce küçük bir kale imiş, sonra Sultan Süleyman Han Nemse çasarlarına İskender tacı olan goronayı bağışladığında bu Pojon Kalesi'ni temelinden yıkmışlardır. Sonra yeniden bu kaleyi yapıp 12 asker ile İskender tacını buraya kor.
Pojon Kalesi'nin şeklini bildirir
Daha önce elçi paşa ile Beç Kalesi'ne giderken bu kale sağımızda kalıp görmek kısmet olmadı, ama şimdi gördük. Tuna Nehri kenarında bir sivrice topraklı bayır üzerinde Tuna'nın kuzey tarafında Uyvar toprağında Uyvar'a üç merhale yerde dört köşe şeddadi sağlam bir kaledir. Doğudan batıya uzunlamasına yapılmış olup iç kalesi Kanije Kalesi gibi dörtgen şekilliden uzunlamasınadır ve ortası inceciktir, yani ensizdir, demek ola. Ve o kalenin ince yerinde gayet yüksek ve büyük saray var ki dört tarafında nice yüz şahnişin ve pencereler ile süslenmiş bir saraydır. [75b] Meğer daha önce krallara mahsus imiş. Bu da Nemse çasarlarının sarayı imiş. Budin, Üstürgon ve Ustolni-Belgrad kaleleri ellerinden gittikten sonra krallar Beç'i taht edinip orada karar ederler. İnşaallah oradan da kaçarlar.
Bu yazılan Pojon Sarayı tam 366 adet billûr, necef ve moran camlı pencereler ile bezenmiştir.
Ve dört köşe İstanbul'un Galata Kulesi gibi 4 adet kuleleri var. Onlar da kat kat pencereleri camlar ile süslenmiş olup dört kulesi de dört köşe saf kurşun ile örtülüdür.
Bu mamur saray çepçevre başka iç kale gibi bin adımdır. Kıble yönüne bakar bir ibretlik sanatlı kapısı var, etrafındaki fırdolayı başka derin hendeği içinden Tuna Nehri akar. Ama şimdi biz orada iken nice yüz bin küffar ırgat ve nice bin yetişmiş ustalar, hendese ilmi ve mimarî ilminde uzman mühendisler her diyardan toplanıp anılan sarayın çevresine yeniden bir varoş yapmak için temel hendekleri kazıp iki yerden kapı alıkomuşlar, biri karada Uyvar kalemiz toprağında, biri batı tarafında Tuna Nehri kenarına koymuşlar.
Bu anılan iç kalede olan sarayda daha önce krallar gelip toplantı yaparlarmış. Krallar tahta oturmak için buraya gelip gorona tacını başına giyip baş irşek papaz eliyle beline kılıç kuşanıp Beç Kalesi'ne gidermiş. Zira gorona dedikleri İskender tacı bu Pojon'da durduğundan bu şehre Nemse kavmi Kudüs-i Şerif kadar itibar ederlerdi. Ancak şimdi Osmanoğlu Devletinde 1073 [1663] tarihinde Sultan IV. Mehmed Han Veziri Köprülüzâde Fâzıl Ahmed Paşa Uyvar Kalesi'ni fethedeli Nemse kralı korkusundan İskender tacını bu Pojon'dan kaldırıp Beç Kalesinden 6 konak içeri Prag Kalesine götürdüler. Hatta biz elçi paşa ile Beç'e vardığımızda tacı Beç'e alay ile Prag'dan getirdiler. Zira bu Pojon Kalesi, hâlâ bizim Uyvar kalemize 3 merhale yakın olduğundan bütün Nemse kâfirleri korkuya düşüp tacı kaldırdılar ve Pojon'u imar edip 12 bin asker kodular.
Ve anılan iç kale olan saray hâlâ kapalı olup içinde cebehaneden başka bir şey yoktur. Hâlâ etrafına saraya bitişik batıdan doğuya uzunluğu 5 bin adım 2 kat bir derin toprak hendek kazıp içinden Tuna akar, bir yanında Tuna gemileri bağlanır. Ta bu derece enli hendeklerdir. Hemen aynı Roma Kalesi hendeği gibi badem şeklinde yeni yapı sağlam bir hendek kazmış ve henüz kenarlarına şeddadi yapı duvarlar yapmışlar.
Ve bu hendek düz yerde olmak ile iki kat hendeğin içinde Tuna gemileri dolaşıp girip çıkarlar. Ve doğu tarafından bu hendeğe Pojon Nehri, Akyaylalardan beri gelip bu hendek içinde Tuna Nehri'ne karışır.
Ve bu hendekler etrafında 11 adet yeni yapı topraktan sağlam tabyalar etmiş ki her biri birer İskender Seddi'ne denk tabyalardır. Bu anılan yeni yapı hendeklerin içinde,
Pojon Varoşu'nun özelliği
Sanki akçe tahtası gibi bademî şekilde yapılmış, bir tarafı Tuna kenarında ve bir tarafı Uyvar tarafında bütün evleri bağlı, bahçeli şeddadi kârgir yapı şindire tahta ile örtülü 3 bin adet mamur hanelerdir.
Bu varoşun çepçevre büyüklüğü 3 bin arşın yalın kat duvarlı kasabadır ki 7 yerde biraz mamur kuleleri var. Ve 3 adet kapısı, içinde 4 manastırı, 9 kiliseleri, bazı yerinde meydancıkları, 500 kadar dükkânları ve 3 adet hanları var. Ancak kâfirler bu kalenin kıymetini henüz bilip günden güne imar etmededir.
Ve bu kalenin kuzey tarafındaki dağı ve taşı, bağı ve bahçesi tutmuştur. Ancak bu bağlar şehre o kadar havaledir ki iç kalesinde olan anılan kral sarayında ve aşağı varoş içinde top ve tüfenkten insan gezemez, kuşatması gayet kolaydır. Allah Müslümanlara nasip ede.
Ayrıca Bakınız
- Sulucalar (Doluca) (Spetses)
- Şiravi (Sarawah)
- Cici Sultan Ziyaretgahı
- Çibilli (Mischos)
- Mühr-i İlyas Kilisesi (Mar Elias Monastery)
- Kayacık
- Brut / Prut (Slavonski Brod)
- Musa Çelebi (Medrese) Camii
- Nuaym (Bani Naim)
- Lofça
- Koçhisar (Ilgaz)
- Dizdarzade Efendi Ziyaretgahı
- Türabioğlu (Tura al-Gharbiya)
- Silçat (Selice)
- Zobdol (Zovi Do)
- Sadi (Tanoğlu)
- Şeyh Nusret Tekkesi
- Arafat Dağı
- Ohrizade Camii (Mustafa Chelebi Mosque)
- Davud Paşa Bahçesi