Ösek (Osijek)
Ösek (Osijek) hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Bu sığınak yeri kale, düz geniş verimli bir ovada büyük Dırava Nehri üç tarafını döverek geçip bir top menzili aşağıda Tuna Nehri'ne karıştığı yere yakın üç kat bölme sağlam hisardır. İç kale, orta hisar ve taşra varoş hisar, üçü de gayet sağlam ve dayanıklı surdur. Evvela,
Orta Kale: Bir havalesiz topraklı zeminde dört köşe şeddadi rıhtım kırmızı tuğla yapı güzel bir kaledir, ama Sultan Süleyman Veziri İbrahim Paşa bu kaleyi yıktığında şeddadi yapı olmakla yıkımında zorluk çekip insan boyu kaim şeddadi tuğla duvarı kalmış.
Sonra padişah fermanıyla imar olunca anılan şeddadi alçak duvar üzerine kalın meşe ağaçları direklerinden sandık sandık, her direk birbirlerine geçme sandıklar çatılıp şeddadi duvar üzerine çatma sandıkları koyup horasan, kireç, alçı ve cibis ile rıhtım edip kaleyi daha yüksek etmişler. Her tarafı kuleler ve tabyalar çatıp doldurmuşlar ve fırdolayı kale döver toplara mazgal delikleri etmişler, ancak diğer kaleler gibi beden dişleri etmemişler, ama tüfeng atıcı delikleri çok etmişler.
Bu kale Dırava kenarında bir burunda bulunmakla üç tarafı Dırava Nehri'dir. O taraflar yarlar ve bayırlardır, asla hendeği yoktur ve lâzım da değildir. Bu yalı tarafları da ancak yalın kat dolama çit palanka duvardır. Yer yer suya inecek suluk kapıcıkları vardır, ağaç merdiven ile suya inilir. Kara tarafı ki şeddadi duvardır, o tarafta sudan suya kadar toprağı keserek kazılmış bir geniş ve derin hendeği vardır. Kefere zamanı içinden Dırava suyu akıp hendek içinde kâfirler balık tutarlarmış. Hâlâ balıkları avlayacak bent yerleri hendek içinde bellidir.
Bu kalenin bu hendekli tarafı bir sudan bir suya kadar 1.100 adet germe adımdır, ama su kenarında hendeksiz tarafı 2.000 adımdır. Bu hesap üzere Ösek Kalesi fırdolayı 3.100 adımdır.
Ve hepsi iki kapıdır, biri kıble tarafına bakar geniş kapıdır. Kıbleli [62a] Mustafa Paşa bu kıble kapısının iç yüzünde bir büyük dolama bina bir güzel tabya inşa etti ki sanki Kahkaha Şeddi olup üzerine balyemez topları döşedi.
Bir kapısı da güney tarafta taşra varoşa açılır Çarşı Kapısı adıyla bilinen kalabalık sağlam yüksek kapıdır ki kapının üzerinde geyik boynuzları asılmıştır.
Bu kapıların araları duvarlar yüzü nice bin çeşit silâhlar ile süslenmiş olup bekçiler pür-silâh mevcut olup nöbet beklerler. Bu kapının iç yüzünde bir büyük şayka top var, içine bir adam sığar
Bu kapıların önlerinde hendek üzerindeki ağaç köprüleri her gece muhafızlar makaralar ile kaldırıp kale kapılarına siper ederler. Bu adı geçen iki kapı demir kaplı değildir, ağaç balvan meşe direklerinden müstahkem kapılardır.
Bu kale içinde tamamı 400 adet tek katlı ve iki katlı kârgir yapılı ve baştan başa şindire tahta örtülü evlerdir, ama bahçeleri yok dar evlerdir, geniş değillerdir. Ve hepsi 6 mahalle ve 6 mihraptır. Bu kale içinde asla çarşı pazar yoktur, tamamı taşra varoş kalededir.
İç Kale'nin özellikleri: Bu Orta Kale'nin kuzey köşesinde Dırava Nehri kenarında yine Orta Kale'ye bitişik bir burunda dört köşe bir şeddadi tuğla yapı hoş bir kaledir, ama küçücüktür. 4 köşesinde 4 direk gibi yüksek kuleleri türlü türlü cebehane ile dolu olup üzerleri tahtalı sivri kubbelerdir. Güney tarafa açılan bir kapısı üzerindeki kulede her gece padişah mehterhanesi davulları dövülür. Bunda dizdarhanesi ve cebehaneden başka bir imar yoktur. Ancak kapısı önünde Süleyman Han Camii var.
Dırava Nehri kenarında tahtadan çatma buğday ambarları var ve bu ambar önünde bir büyük tophanesi var. Bunda 40 karış bir uzun boylu Süleyman Han topu var, 60 okka demir gülleleri var. Un kapanında güllelerinden nicesini kantara koyup onunla bal, yağ ve un tartarlar, büyük iri kale döven toplardır. Üstünde manzum olarak Süleyman Han tarihi var. Hatta Süleyman Han bu topun ikisini Alman diyarında Beç Kalesi kuşatmasına götürürken bir topu bu mahalde Dırava Nehri'ne köprü ile bile uçurup suya gömülür. Hâlen ihtiyarlar "O top su içinde köprübaşında durur" derler.
Sözün kısası akıllı askerlerden nice kimseler, bu topun suya gömülmesinde hikmet vardır, belki bu toplar ile Beç Kalesi dövülmeyip fetihsiz dönüle, diye halk arasında söylenir.
Allah'ın hikmeti Süleyman Han 17 gün Beç Kalesi'ni bu Ösek'deki toplar ile dövüp şiddetli kış gelip eller ayaklar tutmadan kaldı. Bir gece o kadar kar yağar ki bir adam çadırından dışarı çıkmaya güçleri yetmeyip hemen Süleyman Han ağırlıklarını, Süleymanî otağını ve hâzinelerini bırakıp bu Ösek'deki topu ve başka 4 adet balyemez topları o kışta kıyamette çekerek sürüyüp Cankurtaran adındaki yere gelip can kurtarırlar. Oradan bu topu getirip Ösek'de koyup durur.
Sözün anlamı odur ki Süleyman Han bu topu o şiddetli kışta 20 konak yerde Alman diyarının Beç Kalesinden selâmete çıkardı. Hüner odur ki yaz günlerinde şimdi zamanımız serdarları ve Osmanoğlu padişahları böyle ejder topu bir konak yere götüreler, ha hüner diyeler, ama acayip hikmettir. Bu topun bir eşi Dırava Nehri'ne gömüldüğünde halk arasında,
"Bu topun batmasında uğur yoktur, uğursuzluktur. Allah bilir bu sene feth ve nusret yoktur" diye söylenir. Gerçekten de Hadis, "Halkın dilleri Hakk'ın kalemidir". Yine öyle fetihsiz dönüp Ösek'e gelirler.
Bu büyük top yanında 4 adet balyemez toplar daha var ki her biri birer kale değer. Bütün bu toplar Dırava Nehri aşırı Ösek Köprüsü üzerinde iki saat yer köprübaşında tâ Darda Kalesi'ne bakar korkunç toplardır ki kara ve deniz gezginleri arasında bu Ösek topları, Karadeniz ile Turla Nehri kenarında Akkirman topları, Semendire topları, Boğazhisar topları, Rodos topları ve Erzurum yakınında Kemah Kalesi topları Rum, Arap ve Acem'de meşhur toplardır.
Taşra Varoş Kalesi'nin şekli: Anılan Orta Hisar'ın Kıble Kapısı önünden cadde ile tâ lodos tarafında Panayır Kapısı'na kadar uzunluğu 1.100 adım olan büyük bir varoştur. [62b] Ama bu Ösek Kalesi varoşu yalın kat çit duvarlı palanka kaim ağaç direkten sağlam hisardır, ancak tabyaları, burçları ve mazgal delikleri sıktır. Bu da iki kapıdır. Lodos tarafına Panayır Çarşısı Kapısı ve kıble tarafına Val Kapısı, Vulkovar Kapısı derler ama bedenleri bunun da yoktur. Ve Panayır Kapısı üzerinde ancak 10 adet şahî topları vardır ve bekçileri gece gündüz hazırdır. Lâkin bu Varoş Kalesi'nin hendeği zamanla toz toprakla dolmuş. Hâlâ temizlemeye muhtaçtır. Ve bu kalenin kara tarafı fırdolayı 5.900 adımdır.
Bu şehirde 400 adet baştan başa tahta örtülü, tahta avlulu, tahta yapılı ve tahta döşeme kaldırımlı pâk evler vardır. Bu şehirde asla taş yapı yoktur ve taş kaldırım asla yoktur, zira alçak, sulu ve bataklı yerlerdir. Eğer kârgir yapılar var ise tamamı horasani tuğla yapılardır. Her evde bahçe vardır, zira geniş mükellef evlerdir.
Ve hepsi 7 adet mahalledir. Orta Hisar 5 mahalledir. Tamamı 12 mahalle olmuş olur. Evvelâ Kasım Paşa Mahallesi Bey Sarayı Mahallesi, Mahkeme Mahallesi, Ambar Mahallesi, Ağa Mahallesi, Büyükkapı Mahallesi ve (—) (—) (—) meşhurları bunlardır.
Ve tamamı 46 adet mihraptır. Bunlardan İç Kale Kapısı önünde Sultan Süleyman Camii, eski zamanda kilise imiş, ama o kadar süslü cami değildir ve cemaatten tarafa garip kalmış camidir. Ve Orta Hisar'da Kasım Paşa Camii.
Gazi Kasım Paşa Destanı
O Kasım Voyvoda'dır ki, Süleyman Han Beç Kalesi'ni alamayıp fetihsiz döneceği sırada 40.000 yiğit ile bu Kasım Voyvoda'yı Alman diyarına yağmaya gönderip kâfirlere tavşan uykusu verip kâfirler Kasım Voyvoda askeriyle cengte iken Süleyman Han fırsat bulup Resulullah'ın Sancağı'nı, Hırka-i şerifi ve anılan Ösek topunu alıp selâmete çıkar.
Sonra bu Kasım Voyvoda ile Alman diyarına giren 40.000 adet askerin tamamı şehitlik şerbetini içip bezm-i elestten mest ve sarhoş oluncaya kadar 200.000 adet kâfirleri kılıçtan geçirip sonunda o kadehten Kasım Voyvoda'ya ecel şerbetini içmek nasip olmayıp yiğitçe savaşarak 7 kişiyle Süleyman Han huzuruna Venedik'in Körfez Kalesi kuşatması sırasında gelip yer öpüp tam 7 saat başından geçenleri anlatıp,
"Ceng ede ede Alman'dan Mekemorya vilâyetine, oradan Dodoşka vilâyetine, oradan Venedik'e, oradan bu mahalde padişahıma geldim, ferman padişahımındır" deyince,
"İmdi melun fermanım odur ki, nitekim sağsın, bir dahi er sarığı sarınmayıp avratlar leçeği giyip Ösek'de kapından dışarı çıkarsan haber alıp seni kati ederim" diye Kasım Voyvoda'yı bu Ösek Kalesi'ne sürüp Kasım Voyvoda ile Kızılelma çenginden kurtulan 7 adet şehbazlara buyururlar ki,
"Sizin yoldaşlarınız 40.000 yiğidin hepsi şehitlik şerbetini içip yerleri illiyyîn cenneti oldu. Sizler de onlara katılın" diye 7 adet şehbazları çadır önünde şehit edip cesetlerini Arnavutluk'da Aydonat şehrine gönderip o tarafta defn ettirip nurlu mezarları üzerine büyük bir kubbe yapılmasını ferman eder.
Bütün tarihçiler Süleyman Han'ın bu 7 adet gaziye ettiğini ve oğlu Şehzâde Çelebi Mustafa'yı hançerle vurup şehit edip Eyyub Sultan'da defn ettiği acımasız gaddarlığı reva görmeyip kötü yazmışlar, ama nicesi ilâhı takdire havale etmişler, hüküm Allah'ındır demişler.
Bu Kasım Voyvoda padişah fermanı üzere Ösek'e gelip asla başına sarık sarmayıp avratlar leçeğiyle evinde yalnız olup kendi köşesinde ibadetle meşgul idi.
Daha sonra padişah fermanıyla bu Ösek Kalesi'nin Orta Hisar'da bir aydınlık cami inşa etmiştir ki hâlâ Budin, Eğre, Kanije, Belgrad ve Tımışvar'da öyle sanatlı bir cami yoktur. Kıble kapısının üzerinde tarihi budur:
Sâhibü'l-hayrât Kasım Paşa dâme'd-devle
Kad henâ beyten li-zikriUâhi'l-kadîm
Buk'atun fi'l-hüsni ke'l-beyti'l-atîk [63a]
Sara tarihen lehâ hayrun kavim. Sene 966.
Bu nurlu cami Orta Hisar'dan çıkarken caddenin sağ tarafında saf mavi kurşun ile örtülü kubbeli nurlu bir camidir ki uzunluğu ve genişliği yüzer ayaktır. Minberi, mihrâbı ve müezzin mahfili sade güzeli sanatlıdır. Taşra sofasında 6 adet has ve beyaz mermer sütunlar üzerinde 7 adet mavi kubbeleri vardır ki böyle hoş cami bir serhatte yoktur. Ve bir tuğla geniş avlusu var. Avlusunun için tamamen yüksek ağaçlar ile süslenmiş gölgelikli dinlenme yeridir. Ve gayet sanatlı ve düzgün uzun bir minaresi var.
Yine bu varoşta Mustafa Paşa Camii, gerçi kiremit ile örtülü camidir, ama kalabalık cemaate maliktir, zira çarşı pazarın kalabalık yerinde bir nurlu camidir. Bunun da kıble kapısı üzerinde iri yazı ile tarihi budur:
Mustafa Paşa bu dâr-ı rahmeti
Eyledi ihyâ ki budur râh-ı dîn
Rûşen olanlar hakkı eyler müdâm
Kesb eder kurbet Huda'ya zâhidîn
Câmi'in böyle dedim tarihini
Melce-i rahmet mekân-ı âbidîn. . Sene (— )
Panayır Kapısı'nın iç yüzünde (—) (—). Camii de kiremit ile örtülü, kalabalık cemaat ile mamur bir nazik minareli nur dolu camidir.
Kısacası 6 adet cuma namazı kılınır camilerdir.
Onlardan başkası 40 adet mahalle mescidi, bayram namazları musallası, eyne ve mezgitlerdir.
4 adet medreseleri vardır. Evvelâ Kasım Paşa Medresesi, Mustafa Paşa Medresesi (—) (—) (—)
Bu diyar halkı ulemâya pek rağbet ederler, ama özel dârülkurrâ ve dârülhadisi yoktur, ancak yine müderrisleri camilerde hadis okuturlar.
Ve 4 adet tarikat erbabı tekkesi var. (—) (—) (—)
Hepsi 5 adet sıbyan mektebi var, bunlardan Kasım Paşa ve Mustafa Paşa mektepleri bakımlı ve çocuklarla doludur. Her sene başında vakıf tarafından bütün yetim çocuklara çanta ve atiyyeleriyle elbiseleri, arakiye ve ayakkabıları verilmektedir.
Ve olanı 12 adet susamışlara sebilhane vardır. Bunlardan Orta Kale'nin Çarşı Kapısı'ndan dışarı çıkarken sol tarafta hendek kenarında tahta kubbeli Kasım Paşa Sebili Temmuz ayında buzlu berrak suyu Deşt-i Kerbelâ şehitleri ruhu için bütün yanmışlara kevser suyundan dağıtırlar. Serdar Sebili ve Kethüda Sebili, bildiklerimiz bunlardır, ama bu şehirde akarsu çeşmeleri yoktur.
Ve olandası bir adet hamamdır, ama binde bir gibidir. O da Gazi Kasım Paşa'nındır. Orta Hisar Kapısı'ndan çıkıp çarşıya giderken caddenin sağ tarafında tüm kubbeleri mavi kurşun örtülü hoş yapılı, hoş havalı, hoş sulu aydınlık bir hamamdır.
Ve hepsi 6 adet tüccar hanlarıdır. (—) (—) (—)
Ve bir adet kervansarayı var. Bu hisarın dışında palankadan kale gibi bir yerdir, ona panayır derler. Bütün gelen gidenler orada konuk olurlar. Ondan başka bu şehirde hasbi kervansaray yoktur. Ancak hanedan sahibi ayan çoktur. Kapıları açık olup gelip geçen yolcular birkaç gün konuk olurlar, zira bolluk şehirdir.
Bedesteninde 200 adet dükkân vardır, ama kârgir yapılı dükkânlar değildir. Bütün Sind ve Hint'in, Arap ve Acem'in malları bulunur.
Bir adet hayat kaynağı tatlı sulu nehir vardır. O da büyük Dırava Nehri'dir. Bu can besleyen nehir, batı tarafta ve güney tarafta iki yerden çıkar. Bir parçası Hırvadistan dağlarından çıkar ve bir parçası tâ Dodoşka, Mekemorya ve İslovin dağlarından toplanır. Buradan akarak Zirinoğlu'nun uğursuz taht merkezi olan Ligradcık Kalesi yakınından ve kâfirin Kanije yakınında yeni yaptığı Keckivar Kalesi dibinden ve bizim Bobofça Berezense ve Prezinse kalelerimiz yakınından geçip bizim Maslovin Kalesi'ni ve Valpova kalelerini geçip Ösek yakınında Darda Kalesi köprüsü altından geçip bu Ösek Kalesi'ni biraz harap ederek [63b] Ösek Kalesi yanında nehirler anası olan Tuna Nehri'ne karışır.
Panayır pazarı, konuk sarayı çarşısının özelliği
Evvelâ Ösek Kalesi'nin güneyi tarafında şehirden alarka bir palanka var. Eğer cebehane ve topları olsa, bir kale olurdu. Fırdolayı büyüklüğü 4.000 adım kuşatır bir panayırhanedir, yani yılda bir kere pazar olacak yer demektir, ama iki kere çok hararetli pazar durur.
Bu panayırın içi satranç nakşı tarh olup yapı ustası hendese ile yol yol buna tertipli olarak bin adet dükkân yapmış. Her hangi sokaktan baksan çarşının öte başları görünür. Bir tarafı atlar için ahırlar, bir tarafı arabalar duracak meydanlar, kale kapısı gibi kapı tarafları tek ve iki katlı, içli dışlı odalar ile imar olmuş büyük bir binadır, ama asla kârgir yapı yoktur, tamamı ahşap yapıdır.
Kiraz mevsimi ola veya güz günleri ola Rum, Arap, Acem, Hint, Sind, Semerkand, Belh, Buhârâ, Laristan, Moltan, Moskov, Leh, Çek, İsveç, Felemenk, Nemse, Macar ve Dip Frengistan'dan kısacası 7 iklimden yüz binden fazla her milletin tüccarlarından zengin bezirgânlar gelip bu kalede konup her bir tüccar metama göre bir iki dükkâna girip malını sergiler.
Bir tarafta tüm vilâyetin aşçıları bu kaleden taşra çadırlarıyla konup bir cemapur kalabalık pazar olur ki anlatılmaz.
Bu minval üzere panayır yerleri adam deryası olunca Pojaga paşası tüm askeriyle gelip çadırıyla bir tarafta konup silâhlı hazır dururlar.
Kanije ağaları da üç bin adet cengâver, dilâver ve server yiğitler ile bu panayırın bir tarafında konup gece gündüz bütün tüccarları ve orducuları koruduklarında artık bütün tüccar metalarını meydana çıkarıp 40 gün 40 gece öyle alış satışlar olup nice bin yükler çözülüp satılır ve nice bin yükler alınıp yük bağlanır bir işlek şehir olur.
Sahralarda nice bin çadırlarda nice kere yüz bin koyun, sığır, at ve katır satılıp her çadırda içki, eğlence, bir hay huy ve zevkler şevkler olur ki sanki geceleri Kadir ve gündüzleri kurban bayramı olur.
Sözün kısası, eğer bu panayır büyük kalabalığını görmüş olduğumuz kadarıyla yazsak başka bir kitapçık olur. Ancak kırk günden fazla duramazlar, zira herkes malını alınca ve satınca her taraftan Macar katanaları tüccarlara sataşmasın diye kol kol asker olup arabalarını tabur çatarak Kanije ve Pojaga askeriyle 40 günden sonra gitmeye hazır olurlar. Bu panayır kalesindeki dükkânların kiralarını Kanije ağaları toplarlar, zira bu panayır malı Kanije kullarının aklâmlarıdır ki her sene 7-8 bin guruş hasıl olur. Bu hayrat Kanije Fâtihi İbrahim Paşa hayratıdır. Kırk günden sonra Tanrı'nın tüm kulları dağılıp her biri bir diyara giderler. Gerçekten görülmesi gereken çok büyük kalabalık olur.
Osmanoğlu ülkesinde böyle nice yerde panayır pazarları olur. Evvelâ Silivri Pazarı, Burgaz Pazarı, Maşkolor Pazarı, Alasonya Pazarı, Dabre Pazarı, Dolyan Pazarı, Arat Pazarı ve nice yüz adet panayır pazarlarını görmüşüzdür, ama bu Ösek Pazarı kadar seyre değer gezip dolaşacak panayır yoktur ki seyahat edenlere malumdur. (—) (—) (—)
Ösek Kalesi şehrengizinin tamamlanması
Ösek halkı tamamen serhatli kalpağı ve çeşit çeşit gümüş düğmeli çuka dolamalar giyip kimi tüccar kimi züvvar namuslu adamlardır. Hepsi Boşnakça ve Macarca konuşurlar.
Suyu ve havası güzel olduğundan yer yer sağlıklı mahbûbları olur ve erkekleri çok uzun yaşarlar.
Cennet bağ ve bahçelerinin sayısı ve sınırı yok bir bolluk şehirdir. Pâk toprağı gerçi kan ile yoğurulmuştur, ama zemini geniş ve verimli bir diyardır.
Bütün halkı garipleri sever, misafir katlanır, kerem sahibi gazi adamlardır.
Ösek beldesi şehitleri ziyaretlerini bildirir
Evvelâ Gazi Kasım Paşa ziyareti: Camimin haziresinde kurşun ile örtülü nur dolu bir türbe içinde medfundur, sırrı aziz olsun.
Yine varoşta Mustafa Paşa ziyareti: Camii yanında yatmaktadır.
Sonra, anılan panayıra yakın Valpova Kalesi'ne gidecek yol üzerinde Bayram Baba ziyareti.
Sonra kıble tarafında bahçeler içinde Belgrad yolu üzerinde Husrev Baba ziyareti (—) (—) (—). Allah hepsine rahmet eylesin
Ayrıca Bakınız
- Çöltepe
- Eski Cami
- Sufiyan Mahallesi (Abdullatif) Cami
- Yeni Pazar (Apollonia)
- Gıraviçe (Graz)
- Hünkar Camii (Our Lady of Hungary Church)
- Harran
- Eskibaba (Stejaru)
- Camii
- Büyük Ayasofya (Ayasofya) Camii
- Silivri
- Lubin (Ljubinje)
- Camiü'l-bahr (Deniz) Camii
- Arap (Arap Dede) Cami
- Cafer Çelebi (Cafer Paşa) Medresesi
- Hani
- Istabl-ı Anter
- Haseki Sultan İmareti
- Çavuşlar Mescidi
- Mokine (Mykonos)