Kalimun (Elvah-ı Kebir) (El-Qalamun)
Kalimun (Elvah-ı Kebir) (El-Qalamun) hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Hala Circe toprağında Menfelut kaşifi hükmünde başka kaşifliktir, senede 70 kese miri malı vardır. Ancak gılali ve gılal ağası yoktur.
Ve 7 bölükten muhafız kulları, kaşifin 100 atlı sekbanları ve bin miktarı hayyal Urbanları vardır.
Eyaleti'nde 7 adet Elvahat şehirleri vardır, yerinde yazılır. Bu 7 Elvah'tan başka köy ve kasabaları yoktur. Ekin ekecek yerleri, cennet bahçeleri çoktur. Ve kaşife senede 100 kese kar kalır, eğer tüccar gelirse. Ve eğer bedbaht talihi uğursuz olup tüccar gelmezse bağ ve bahçeleri öşründen ve cürm ü cinayet, bad-ı hevasından toplam 10 kese hasıl olur. Bu Elvahat 150 akçe kazadır, senede bin guruş piştahta mahsulü olur.
Dört mezhepten şeyhülislamları ve nakibüleşrafı var, ama ayanı eşrafı yoktur. Ve fukarası gayet çoktur.
Bu şehrin içinde dışında ve geldiğimiz çöl çölistanında olan yapı kalıntıları, sayısız işaretler, nice bin garip tılsımlar ve binlerce acayip defineler gömülüdür ki nice kere yüz bin elvan somaki ve mermer sütun kalıntıları vardır. Halen Mağrip kavmi bu hazine ve defineden çıkarmaktadırlar, tek bir kişi bile engel olmamaktadır. Ancak her definenin müvekkilleri engel olup her define başında nice bin Hindi, Sindi ve Mağribi-i Cirbevi helak olup ayak altında iskelet olup yatarlar. Bazısına defineyi çıkarmak kısmet olup muradına erer. Hala Mısır'da ihram satan Hacı İmran ondan zengin olup huddam sahibi olmuştur derler.
Bu şehrin madenlerinin hesabını yine Yaratıcı bilir. Evvela çıkarılan madenlerden kırmızı şap, kırmızı kilermeni toprağı, zik, zırnık, cibs taşı yani alçı, ferah taşı, sarı taş, balgami taş, belat taşı (yumuşak bir taştır, taze iken testere ile levha levha biçip evlere ve hamamlara döşerler, havalandıktan sonra Nahcıvan demiri olur), kurşun madeni, altın, gümüş, kibrit, neft ve katran madenleri olur. Ama çıkarmasını bilmezler ve öğrenmeye de hevesli değillerdir. Zira başka kolay ürünleri çoktur. Ancak demir ve bakır madenleri yoktur.
Türlü türlü suları vardır. Bir insan istese zemini kazınca bir hayat suyu çıkıp kuyunun ağzından taşıp önü sıra kazarak suyu her ne yana istersen bağ ve bahçelere götürürsün. Abıhayat suları çoktur. Ve bazı suları ishal edici ve bazıları da kabız edicidir, bazısı sirke gibidir, çorbaya korlar, gayet ekşidir. Bazı suları gayet tuzludur, yine yemeğe korlar. Bazı suları kış günü kurur, Temmuz'da taşıp kırmızı akıp içinden Nil balıkları çıkar. Bazı sularını da yaralara berelere sürüp kullanırlar. Allah'ın hikmeti bu ki bu suların hepsi birbirlerine yakındır, her birisi bir çeşit lezzette, birer türlü tabiatta ve başka başka özelliktedir. Allah dilediğini yapar ve Allah dilediği gibi (izzetiyle) hükmeder.
Bu sulardan genellikle Frenk hekimleri özel kalın şişeler, kalın bakır testiler ve kurşun testiler yaptırıp her suyun tabiatına göre bir çeşit testiye koyup vilayet vilayet bu sulardan götürürler.
Allah'ın hikmeti bir çeşit bulanık ve koyu sudur, akmaz, şöyle hali üzere durur. Ondan bizim yoldaşımız gergedana binen Derviş Nimetullah abdest alıp elini yüzünü silerken hakir yüzüne baktım, bir vakar sahibi ak sakallı ihtiyar dünya adamı olmuş.
"Bre birader, sakalın neden ak oldu?" deyince zarif herif sakalı kıllarına bakınca aklı gitti.
"Bre şu sudan şimdi abdest aldım, acaba onun tesiri midir?" derken kaşifin bir adamı,
"Sakının, o sudan içmeyin ve sakalınıza sürmeyin. Bu su acayiptir. Bazı haramiler at çalınca hayvan siyah veya kırmızı ise derhal bu suda yıkayıp beyaz kuğu gibi olup çekinmeden rahatça pazarda satarlar. Bu suda bu çeşit özellik vardır" deyince hakirin bir doru tayı vardı, boynunu yıkayınca beyaz oldu. Bir kolunun sağını, bir uyluğunun solunu ve kuyruğunu yıkayınca Allah'ın emriyle beyaz süt gibi olup at alaca Mısır ahrecine dönüp at vücuduna baktıkça tepinip urup kişneye kişneye tamam oldu, acayip hikmettir. Ama yine bir seneye dek Derviş Nimetullah'ın sakalı, atının kuyruğu ve gövdesindeki kılları eskisi gibi oldu, tam seyirliktir.
Bu Elvahat vilayeti 7 şehirdir ve birbirlerine birer günlük yol yakındır. Bağ, bahçe ve mezraları var ve birbirine komşudur. Ama iki bölük sayılır, bir bölüğü Elvah-ı Haric ve bir bölüğü Elvah-ı Kebir sayılır. Ama Elvah-ı Kebir hepsinden mamurdur, zira hakim tahtıdır, kadı ve ayan ondadır.
…
Bu Elvah-ı Kebir'in dört tarafında kalesi, dizdarı, neferleri, cebehaneleri ve topları (---) (---).
Ve şehri bir geniş düz ovada kurulmuş tamamen toprak ve kireç örtülü evlerdir. Ve (---) mahalledir. Ve (---) mihraptır, ikisi minareli camilerdir, gerisi mescittir.
Medrese, tekke, han, hamam ve imaret yoktur. Ama dükkan, kahvehane ve bozahaneleri vardır, ancak kargir yapı bedesteni yoktur. Eski zamandan kalmış harabeleri çoktur. Şehrinin dört tarafında kale kapısı gibi sağlam tedribe kapıları vardır. Kurşunlu kargir binalar yoktur. Ama eski zamandan kalma o kadar mamur eserleri var ki sayısını Cenab-ı Bari bilir.
Suyu ve havası gayet hoş olduğundan halim selim, sakin namuslu, mahbub ve mahbubeleri olur. Ve halkı gayet itaatkar garip dostu adamlardır.
Bağ ve bahçelerinde çeşit çeşit güzel sesli kuşlarının yanık sesleri cana safa verir. Şebekeli bostanlarında yeşil kavunu, sarı kavunu sulu ve gayet lezzetli olur. Bir toprakları geniş ve verimli, bir mamur ve şenlikli diyardır. Halkı daima şen ve mutlu, ekinlikleri geniş, hayrat ve bereketleri çok, nimetleri bol, suları akar temiz bir diyardır.
110 çeşit lezzetli hurması olduğu sicillatta yazılıdır. Bir tür kırmızı la'l parçası hurması olur, olgunlaştığında ağaç dalında iken incir gibi balı akar ve çekirdeği arpa kadardır.
Seb'a zira derler bir çeşit sarı ve kırmızı hurması olur, yedisi bir arşın geldiği için seb'a zira derler, cennet yurdu Bağdad'ın hastavi hurması gibi uzundur ve gayet lezzetlidir.
Bu diyarda olan taze hurma ne Lahsa'da, ne Basra ve Bağdad, ne Taif ve Hicaz'da olur, ancak Medine i münevverede çelebi hurması daha hoştur, ama az olur. Ancak bu Elvah'ta bir seneden bir seneye 5 kere 100 bin deve yükü hurma yedi iklime gidip 5 kere 100 bin deve yükü hurmanın öşrü alındığı defalarca olmuştur. Ta bu mertebe hadden aşkın hurması olur.
Şeftalisi, kaysısı, narı, armudu, elma ve dutu, incir ve üzümü olup sulu, lezzetli ve bol meyveleri olur.
Güzellerinin de sayısı yoktur. Ama fakiri ve fakireleri çoktur, zira bu diyarda adalet yoktur. Ve esmer tenli halkı çoktur.
Ve halkının işleri karları, koyun, keçi, sığır, bağ, bahçe ve hurma ile kar edip geçinirler. [Yıldız nüshası burada son buldu].
Ayrıca Bakınız
- Şeyh Muhyiddin-i Rumi Ziyaretgahı
- Altıpoğaça (Altı Poğaça Ahmed Paşa) Camii
- Berdük (Bardook)
- Aşdı (Afşin)
- Hazret-i Mevlana Tekkesi
- Eski (Yivli minare) Cami
- Eyyubi Mahmud Efendi Tekkesi
- Manav Kadı Medresesi
- Virovotiçse (Virovitica)
- Musa Kadı (Namazgah) Hamamı
- Mevlana Şeyh Hekim Çelebi Ziyaretgahı
- Güvercin Köprüsü
- Kızıl (Ulu) Cami
- Egirsek (Zalaegerszeg)
- Husrev Paşa Hanı (Han)
- Toğud (Çiğdemli)
- Tirkoviş (Târgoviște)
- Çelebi Kadı Hamamı
- Radoniş (Kriovrisi)
- Sinan Paşa Tekkesi