İstanbul
İstanbul hakkında Seyahatname'de yer alan bilgi:
Önce İstanbul'un kara kısmının batı tarafında Yedikule'den ta Ebu Ensari köşesine kadar iki kat sağlam kale, dayanıklı sed ve sağlam sur duvarı yaptı ki evvelki kat duvarının yüksekliği 21 arşın ve genişliği 10 arşındır. İç kat duvarının boyu 70 arşındır ve genişliği 20 arşındır.
Sur dışının yüksekliği hendek dibinden ta bedenlere kadar 42 arşın edip temelinden saf sular doğup iki duvar arasını horasani dolma rıhtım ile sağlamlık verdi. Bu rıhtım olmuş temelin genişliği 80 arşındır ve dış sur ile iç surun arası 60 arşın aralık İrem bağı gibi bir yerdir. Hala Topkapı ile Edirnekapı arasındaki İrem bağı içinde Osmanoğullarının yeniçeri zağarlarının yayladığıdır.
Dış surdan dışarı bir kat alçak küçük hisar duvarı da yapıp hendeğin dibinden yüksekliği 25 arşındır ve genişliği 6 arşındır. Bu iki duvarın arası 40 arşın aralık duvardır. Bu hesap üzere İstanbul Kalesi'nin kara tarafı üç kattır. Bu duvarların önündeki bir kat çok derin hendeğin genişliği 100 arşındır. Bu hendek içre Yedikule'den ta Silivrikapı'ya kadar deniz girerdi. Eyüpkapısı'ndan ta Eğrikapı'ya kadar yine deniz girip İstanbul Kalesi ada gibi olmaya az kalmıştı. Hala kara tarafı bu derece üç kat sağlam temellere oturtulmuş olup üç katta 1.225 büyük burç kuleler vardır. Her kuleye onar ruhban gözcü tayin edip gece gündüz bekçilik ederlerdi.
İstanbul Kalesi üçgen şekilli olup batısı kara tarafı, doğu ve kuzeyi denizle çevrili üçgen şekilli olduğundan içinde fitne, isyan, ayaklanma ve veba ateşi eksik değildir, ama bu iki deniz tarafları yalın kat Yecüc seddi gibi sağlam ve dayanıklı duvar ve burçları binlerce beden dişleri ile bezenmiş sağlam kaledir. Kostantin'in bu kaleye özen göstermekten maksadı o idi ki yıldızlar ilminde zamanın biriciği idi. İlim kuvveti ile Hz. Peygamber'in geleceği zamandan haberdar olup cihan süsü bir peygamberler padişahı gelecektir diye korkusundan bu kaleye uğurlu saattir diye yengeç burcunda yapımına başlayıp yapım talii yengeç olduğu için İstanbul içre asker topluluğunun fitnesi eksik değildir.
İstanbul Kalesi fırdolayı tam 18 mil kuşatır üçgen benzersiz bir kaledir. Bir köşesi kıble tarafına ölçülü Yedikule'dir, bir köşesi kuzey tarafa bakar Sarayburnu'dur. Bir köşesi batı ile yıldız rüzgarı arasına bakar Eyüp kapısı köşesidir.
Kostantİn Ceneviz kralından kız alıp yakınlık kurarak krala izin verip İstanbul halicinin kuzey tarafında Galata adlı kaleyi Ceneviz kralı dört oğluna dört kale, birbirine bitişik büyük hisarlar yaptı ki her biri birer sağlam kaledir. Yunan dilinde "Galasude" derler. Daha önceleri Kostantin'in süthanesi olup bütün sağmal hayvanları orada durduğu için Galata derler.
...
O asırda hakir İstanbul Kalesi'ni fırdolayı adımladığımızı bildirir
Önce, Bismillah ile Yedikule'den taşra hendek kenarınca ta Ebu Eyyub-ı Ensari kapısına kadar 8.810 adım ve 6 kapıdır.
Küçük Ayvansaraykapısı'ndan ta Bahçekapısı yani Şehitkapısı'yla 14 kapı arası 6.500 adımdır.
Ve Ahırkapı'dan dışarı yeni yapılan cadde üzerinde ta Yedikule köşesine kadar 10.000 adımdır ve yedi kapıdır.
Bu yazılan hesap üzere İstanbul içinin büyüklüğü Yedikule'den Ayvansaraykapısı'na, oradan Sarayburnu'na ve Yenisaray ile Sarayburnu'ndan yine ta Yedikule'ye kadar fırdolayı İstanbul Kalesi tam 30.000 adımdır ve 1.000 adımda 10 kule yapılmıştır.
Bu hesap üzere toplam 400 kuledir, ama kara tarafı üç kat kale duvarı olduğundan onların kuleleri ile bütün burçlarıyla İstanbul 1.225 büyük kulelerdir ki kimi dört köşe, kimi yuvarlak ve kimi altıgen ibret verici kulelerdir. İki kule arası ( ---) bedendir.
Bu hesap üzere fırdolayı İstanbul Kalesi'nin etrafında (---) bedendir. Vezendon Kral yaptığında iç kale olmak iddiasıyla yapmıştır, ama Bayram Paşa merhum tamir etmeye başladığında İstanbul'un ve Eyüp, Galata ve Üsküdar'ın ayan, eşraf ve halkına ve sanat ehline mahalle mahalle İstanbul hisarının tamirini ferman ettikte mimar arşını hesabı üzere ferman edip duvarın dışından kulelerini devrederek hesap olundukta İstanbul usta arşını ile tam 87.000 arşınla kuşatmıştır.
Kostantin asrında Kurşunlu Mahzen yakınındaki Tophane'de 500 top hazır idi. Hala demir kapıları bellidir. Sarayburnu'nda yine 500 parça top mevcut idi. Kızkulesi'nden dışarı deniz kıyısında dört tarafa bakan ateş saçan ejder gibi 100 parça balyemez kale döven topları vardı ki deniz yüzeyinde bu üç kovan toplarından kuş uçmak imkansız idi. O yüzden deniz tarafı korkusundan İstanbul emin idi ve o asırda Galata'dan Yemiş İskelesi'ne üç kat zincir çekilip üzerinde büyük köprü yapılıp gelen-geçen geçerlerdi. Gerektiği zaman gemilerin geçmesi için gemiler üzere olan köprü açılıp gemiler geçtikten sonra yine köprüyü kurarlardı. Deniz üzere zincir ile bir köprü de Balatkapısı'ndan karşı Tersane Bahçesi'ne kurulmuş idi. Bir köprü de Eyüp'ten karşı Sütlüce'ye zincir üzere kurulmuştu.
Madyan oğlu Yanko devrinde Karadeniz Boğazı'nda Yoroz adlı kale eteğinde deniz yüzüne üçer kat demir zincirler çekilip düşman gemileri geçmezdi. Hala bu köprülerin zincir parçaları İstanbul'da tersane mahzenlerinde durur. Hakirin manzuru olup her halkası adam beli kalınlığı vardır. Toprağa bulanmış yatır.
O devirde İstanbul Kalesi o kadar mamur ve bakımlı imiş ki kaleden taşra Silivri'ye ve Karadeniz sahilinde [15b] Terkoz Kalesi'ne kadar 1.200 parça bağ ve bahçeli, gül ve gülistanlı köy ve kasabalar birbirlerine bitişmişti.
Bin hakim Yoroz şehri dışında hükmederdi. Bin hakim kale içinde hükmedip günlük işlerini Kostantin'e arz ederlerdi. Kırk veziri, kırk patriği; kırk koloyorozu, kırk postaniki, kırk vamoşu, kırk loğofeti, kırk bistiyar ihtiyarı ve kırk koparı var idi ki hepsi hükumet sahipleri olup ellerinde altın ve gümüş mücevherli asalar ile Atmeydanı'ndaki divanhanede Kostantin huzurunda el bağlayıp divan sürüp hizmet ederlerdi.
Bu Kostantin de bütün kralları kendine bağlayıp İran, Turan ve Hindistan padişahları kendine vergi verip yedi iklimi egemenliği altına alıp cihangir olmaya az kalmıştı, ama ömrünün çoğu İstanbul'u imar etmeyle geçti. Hayatında Kızıl yumurta günleri, Meryem Ana günleri, İsvet Nikola, Kasım, Hızır-İlyas, Avusdos, haçlarını suya bıraktıkları günler, Kara Koncoloz günleri ve bu gibi çeşitli isimli Hıristiyan bayram günleri ve her Pazar günleri İstanbul Kalesi duvarlarını kırmızı prankona çuka ile kapattırıp bizzat kendisi büyük törenle çirkin yüzündeki gibi sakalına inci dizip başına İskender tacını giyip İstanbul'u seyredip dolaşırdı.
366 kapının bekçi, kapıcı ve gözcülerine bahşişler verip geçerdi. Anılan günler olunca kalenin bütün burç ve bedenleri üzere nice kere yüz bin haçlı sancak, bayrak ve alemler ile ve flandıra suretli putlar ile kaleyi bezeyip 367 yerde turompete, luturyani borular, büyük davullar ve Yunan çanları taraf taraf çalınıp şenlikler olup kalenin bedenleri renkli ipek alemler ile lale bahçesi olurdu. Bütün Hıristiyanlardan ve diğer dinlerden adamlar gelip İstanbul'un süsünü ve bezeğini görüp seyredip giderlerdi.
Ayrıca Bakınız
- Ashâb-ı Güzin Ziyatetgahı
- Yenehisar (Yene) (Kaynarca)
- Eski Yeni (Hasan Çelebi) Cami
- Ma'arretünnuman (Maaret el Numan)
- Hazret-i Behlul-i Semerkandi Ziyaretgahı
- Bilbeys
- Leve (Levice)
- Akabetü'l-Rimal
- Paşa Hamamı
- Kara Mustafa Paşa (Kemankeş Kara Mustafapaşa) Cami
- Hazret-i Ukkaşe Tekkesi
- Kuyumcubaşı İşlikleri Mescidi
- Hacı İbrahim (Pazaryeri) Camii
- Ohrizade Ziyaretgahı
- Terek (Vladikavkaz)
- Eski (Aydınoğlu Mehmet Bey) Camii
- Kakos (Kakoz)
- Kenekes
- Cıska (Ağaçlı)
- Bay Boğa (Karabiga) (Biga)